26.04.2020

Piyanomun karşısındayım. Yepyeni bir şey çalmak istiyorum. Bir beste değil, doğaçlama bir şey… Yalnızca bir defa çalınacak bir şey.
Çalıyorum… Bazen uyumsuz oluyor çaldığım notalar ama durmuyorum.


Önümde bir sürü koku molekülü var ve ben riske girip sadece bir kere yapabileceğim bir parfüm yapmaya soyunuyorum. Yavaş yavaş tabii. Bir defada olmaz parfümler çoğu zaman. Hiç ölçmeden koyuyorum malzemeleri. Az miktarlarda ve içgüdülerime uyarak…


Bir tencerenin başındayım. Bir arada tatmadığım şeyleri, bir araya gelince lezzetli olacağını düşündüğüm gibi birleştirerek isimsiz, bir defalık bir yemek yapıyorum.


Bir vazoya bir sürü ot koyup bir aranjman yapıyorum. Bir defalığına tabii.


Elime bir kömür kalem alıp rüyalarımı çiziyorum.


Birkaç kristal bardağa rastgele kademelerde su doldurup bir çay kaşığıyla vuruyorum ve eşsiz bir müzik yapıyorum.


Ebru yapmayı öğreniyorum.


Bir günde, kabataslak bir dil uyduruyorum ve kendimle o dilce konuşuyorum…

Tüm bunlara rağmen hiç maceraperest hissetmiyorum. Hep aynı şeyi yapıyorum sanki.
Çünkü durmuyorum. Durup bakmıyorum. Yaptığım şeylerin bir defalığından başka hiçbir şeyi umursamıyorum ve onlar eşsiz olmalarıyla sıradanlaşıyorlar gözümde. Hepsine yazık ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir