Dükkana girdiğimde fark etmiştim onu içimdeki boşluğumla. Evet, ben içimdeki o boşluğumla görür, işitir, algılar, konuşurum. İşte o zaman da onu fark etmiştim. Ağır, dengeli, iyi tutuşlu bir bardak istediğini ilan etmişti ve raflardaki her bardağı kaldırmıştı teker teker. Sıra bana gelmişti… O an, dokunduğu an boşluklarımız birbirimize geçmişti. Kaldırmıştı beni diğerlerine yaptığı gibi. Üzerimdeki kabarık resmi anlamaya çalışmıştı önce parmaklarıyla. “İki insan…” demişti. O dalgın tavırla. Annesine sormuştu sonra. Üzerimdeki kalpten baloncukları çok sevdiğini söylemişti annesinin cevabını dinlemeden önce. Bir kızla bir oğlan vardı üzerimde. Mutluydular… Eli kulbumda olduğu için, içimdeki boşluğumla anlayabilmiştim bu tür bir mutluluğu yaşatmak için …
Etiket: #bardak
26.04.2020
Piyanomun karşısındayım. Yepyeni bir şey çalmak istiyorum. Bir beste değil, doğaçlama bir şey… Yalnızca bir defa çalınacak bir şey. Çalıyorum… Bazen uyumsuz oluyor çaldığım notalar ama durmuyorum. Önümde bir sürü koku molekülü var ve ben riske girip sadece bir kere yapabileceğim bir parfüm yapmaya soyunuyorum. Yavaş yavaş tabii. Bir defada olmaz parfümler çoğu zaman. Hiç ölçmeden koyuyorum malzemeleri. Az miktarlarda ve içgüdülerime uyarak… Bir tencerenin başındayım. Bir arada tatmadığım şeyleri, bir araya gelince lezzetli olacağını düşündüğüm gibi birleştirerek isimsiz, bir defalık bir yemek yapıyorum. Bir vazoya bir sürü ot koyup bir aranjman yapıyorum. Bir defalığına tabii. Elime bir kömür kalem …