Sokaklar…
Sokaklar insan yapımı olsa da güzel. Gerçi onları güzelleştiren insan yapımı olmaları değil. Tepede güneşin parlaması, rüzgarın hafifçe üflemesi bazen. Bazen sertleşmesi. Yağmurun yağması ve karın atıştırması.
Nereden çıktı bu sokak güzellemesi değil mi?
Belki sokakta onu görmüş olmamdır bunun sebebi. Saf bir çocuk… Ne tuhaf, adını bile bilmiyorum. Hoş pek önemi yok bunun ama… Önemli olan şey onunla karşılaşmış olmamız ve onun benden bir et dürüm istemiş olması. Benim de onun isteğini yerine getirip; kendim de çok sevdiğim bir yerden uzun bir et dürüm almış olmam. Mayonezli istemişti dürümü. Mayonezden nefret etsem de aldım. Beni ilgilendirmez gerçi, yiyen o olacak; ama benim paramla alınınca önce tercihine karışmak istedim ve hemen durdurdum kendimi. O sadece benden bir iyilik istemişti. Ben yapmayı tercih ettiğim anda onun yöntemleriyle yapmalıydım bunu; çünkü onun için yapıyordum. Niyetim o olmalıydı.
Sonra bir çay ısmarlamak istedim biraz daha muhabbet edebilmek için. Hoşuma gitmişti konuşması. Çayı da şekersiz içiyordu. Oysa sokakta sıcak tutardı şeker onu. Yine de karışmadım.
Çayı, on dört yaşında olmasına rağmen sigara eşliğinde içmek için izin istedi. Saygılı olduğundan izin istiyordu; başkası olsa ya teklif edip kendisi içer; ya da hiç umursamadan yakıverirdi bir tane. Ben sigara da sevmezdim; ama…
Biraz uzaklaşıp içmesine müsaade ettim. Öyle yapmam gerekiyordu; uzaklaştığımı görünce sigarasını topladı, bu arada sarma sigara içiyordu, vazgeçmişti sarmaktan. Önemli olan muhabbetti onun için anlaşılan.
Biraz daha muhabbet edip ayrıldık. Bir daha görüşmek üzere demeden ayrılmıştık ama çok güzeldi bu çocukla geçirdiğim anlar. Çok mutlu olmuştum. Neden bu kadar mutlu olduğumu bilmiyorum şimdi düşündüğümde bile; ama… anlatmak istedim. Paylaşmak istedim sizinle bu mutluluğumu.
Sokaklara ait olan bu çocukla konuşmak, onun benden istediği bir iyilik bahanesiyle de olsa, yani sözde benden bir şey eksilmiş gibi görünse bile, bana eksilttiklerinden daha fazlasını eklemişti. İyilik yapmanın güzelliği falan değildi mevzu bahis olan. Bambaşka bir şeydi.
Bahanesiz muhabbetin hazzıydı belki.