07.05.2020

At dışkısının kokusunu yasemin çiçeği kokusuna benzetirdim çocukluğumdan beri… Doğruymuş. Bir molekülün oranı fark ediyormuş. Oran az olunca yasemin, çok olunca da dışkı olarak algılıyormuş burun. Molekülün adı da yazıyordu bir yerlerde de; kimin umurunda? Bugün yürürken çok iyi yetiştirilmiş bir yasemine rastladım. Bir bahçe duvarına sarılmıştı. Sanki yalnız, bağımsız, başına buyruk bir at geçmişti oradan. Bitki semirmiş, bir sürü çiçekle dolmuştu dalları. O molekülden fazlasıyla salgılamıştı çiçeklerin her biri. Çürümemişlerdi ama olgunlaşıp güçlenmişlerdi. Ben çok sevsem de insanlar güçlenmiş, semirmiş bir yaseminin kokusunu sevmeyebilirlerdi. Doğanın her türlü hâlini kabullenip sevmek herkese göre değildi. Bana bir atın o güzel kokusunu …

Okumaya Devam Et

26.04.2020

Piyanomun karşısındayım. Yepyeni bir şey çalmak istiyorum. Bir beste değil, doğaçlama bir şey… Yalnızca bir defa çalınacak bir şey. Çalıyorum… Bazen uyumsuz oluyor çaldığım notalar ama durmuyorum. Önümde bir sürü koku molekülü var ve ben riske girip sadece bir kere yapabileceğim bir parfüm yapmaya soyunuyorum. Yavaş yavaş tabii. Bir defada olmaz parfümler çoğu zaman. Hiç ölçmeden koyuyorum malzemeleri. Az miktarlarda ve içgüdülerime uyarak… Bir tencerenin başındayım. Bir arada tatmadığım şeyleri, bir araya gelince lezzetli olacağını düşündüğüm gibi birleştirerek isimsiz, bir defalık bir yemek yapıyorum. Bir vazoya bir sürü ot koyup bir aranjman yapıyorum. Bir defalığına tabii. Elime bir kömür kalem …

Okumaya Devam Et