El arabasına bir yığın yeni biçilmiş çim yüklemiş onu bahçenin dışına götürüyor. Yolda en çok sevdiği kedisi çim yığınının tepesine tüneyiveriyor. Gözü kediye takılıyor. Bir isim koymaz kedilerine. Hiç koymadı. İsim koyacak çocuğu da yok. Şu ana kadar hiçbir şeyi koyduğu isimle işaretlemedi büyük ihtimalle. Böyle bir şey yaptıysa bile hiç anımsamıyor. Kediyi sevmediği anlamına gelmiyor bu, çok seviyor. Ona gülümseyip bir elini uzatarak arabaya daldırıp bir çim çekiyor ve kedinin önünde sallayarak dikkatini celp ediyor. Araba duraksıyor. Onun gibi her an bir şey yapan, verimliliğine önem veren birisi için, bu kediyi gerçekten çok sevdiğini kanıtlamış oluyor. Bir süre bu …
Etiket: çim
21.07.2018
Çimlere basmadan yürümek… İyi de; neden?
26.02.2018
Öfkenin zehirli soluğu etrafımı kuşatıyor. Her şeye, herkese kızıyorum. Elimde değil. Bir an bile bırakmıyor beni. Bir an bile oksijen alamıyor hücrelerim. Evrim geçirip öfkeyle beslenmeye başladı bile hücrelerim. Tuzlu sudan tatlı suya geçip boğulmuş bir balık gibi hissederim öfke beni terk ederse. Bunu çok iyi biliyorum ve artık mecburiyetten kendimi öfke ile besliyorum. Öfkeli rüyalar görüyorum geceleri. Gülüşümün her paresi öfkenin oklarıyla donanmış… Kedilere, uçan kuşlara, sineklere; onlara öfkelenmek çok kolay, her şeye her şeye öfkeleniyorum. Bir bebek gülüyor, hatta kahkaha atıyor ve ben başımı başka yere çeviriyorum öfke ve tiksintiden. Televizyona hiç dayanamıyorum. Ya da bazen öfke rezervlerimi …