01.05.2019

Bir sarayın granit duvarındaki bir tek mermer blokun altındaydı o hazine haritası. Saray duvarı yıkılmazdı. Belki restore ederken… Bir şekilde restore etmeye ikna edebilirse devleti… Bir şekilde içlerine sızabilirse… Hazine onun olacaktı. Rüyasında görmüştü bunu, biliyordu, gerçekti, emindi. Saray restore edilmeye başlandı, içlerine sızdı… ama granit duvardaki tek mermer bloku bulamıyordu. Yoktu işte.

Okumaya Devam Et

24.12.2018

Birkaç haftadır müdavimi olduğum barda oturmuştum. Şu eski para atılarak çalıştırılan müzik kutularının daha teknolojik versiyonlarından vardı. Ben de o yarımlaşamamış, sadece bozuk paranın ucunu alabilecek kadar yarımlaşmış ağzına devamlı bir liralık lokmalar tıkmak suretiyle besliyordum onu. O yarım yuvarlaklaşmaktan aciz ağzı, ben para tıktıkça büyüyüp olgunlaşmayacaktı. İstediğini veriyorduk nasılsa. Neden değişmeye, evrimleşmeye gerek duysundu ki? Her bir lira, üç şarkı ederdi ve ben her üç şarkı çalma hakkımı tek tercih yapmak için kullanıyordum. Eh, belki ağzı yarım yuvarlak bile değildi; ama ben ona bir verirken o bana üç veriyordu. Hakkını vermek gerekti alete. Bir toprak değildi; ama toprak olsa …

Okumaya Devam Et

28.10.2017

Vıcık vıcık bir karışımı ellerinin arasında yoğurmaktaydı. Ara sıra, düzleştirmek için mermer tezgaha çarptığında, karışımın tezgahı eritmesi umurunda değilmiş gibi görünüyordu. Karışımı yoğurduktan sonra, içinde maya varmışçasına kabarmaya başlayan karışımdan ellerini sıyırdığında, ellerindeki etlerin sıyrılmış olduğunu fark etti. Bu durum da umurunda değildi. Karışım kabardı ama taşmadı. Düzgün ve kıvamlı şekilde kabarıp bel hizasını geçti, tezgahtan muntazam bir şekilde sarkıp zemini kaplamaya başladı. Yavaş Yavaş ona doğru uzanıyordu. Bu daveti ikiletmedi ve davete kafa üstü icabet etti.

Okumaya Devam Et