Sakin bir kadının kolunu sarışındaki şefkatin onu ağlatacağı aklına bile gelmezdi. İnsanlar onun fazlasıyla duygusuz olduğunu düşünürlerdi. Ayrıca kadının hareketlerinde şefkat bulmak iyimserlikti. Yoo, kadın şefkatsiz sayılmazdı. Tavrı için olsa olsa nötr denebilirdi. Yine de içindeki şefkati hissedebiliyordu o. Lavanta kokuyordu kadın. Hemşire… Batikon ve havasızlık kokan koluna rağmen alabiliyordu kokusunu. Lavanta bir de başka bir şey… Şefkat değil ama. O kadar da romantik değildi. Ama başka bir şey daha kokuyordu ve onu bilmek istiyordu, kokunun ne olduğunu… Kadına soramazdı, kendisi bilmek zorundaydı. İnsanlar ne koktuklarının farkında olmazlardı çoğu zaman. Oysa kadın, “Geçmiş olsun,” diyerek yanından ayrılıyordu işte. Ama daha …
Etiket: #sargı
17.05.2020
Kolumun sargısı açılıyor. Beklemiş, kanlı bir ayak gibi kokutuyor etrafı. Anti bakteriyel ilacın da katkısı var bu ayak kokusuna. Yaraya sert bir bezle bastırıyor. İfadesi yumuşak değil; sert olmasa da yumuşak değil. Keşke bunu yaparken hafifçe bile olsa gülümsese. Bağırıyorum. O kadar acımasa da bağırmak istiyorum. İnsan olduğumu kanıtlamak için. Umurunda bile değil oysa. Belki de; fazla umursuyor. Pansumanlar bitiyor, sargı açılıyor… Bir daha gidiyorum yanına, beni anımsamıyor. Hatırladığını belli etmiyor en azından. Sorsam mı? Buna değer mi? Beni önemsediğine dair en ufak bir işaret görmememe rağmen bu ne inat böyle anlamış değilim. Ne var ki, yine de ağzımı açıp …