Yeni bir hayata başlamanın heyecanını kendi ayaklarının yere aceleyle vuruşunda hissediyordu. Yumuşacık tüylü bir taya benziyordu. Henüz nallanmamış ve elbette yuların ne olduğunu bilmeyen bir taya… Oysa o yuların, dizginin, hatta kırbacın ne olduğunu çok iyi biliyordu. Yok, emin olun öylesine söylemiyorum. Gerçekten biliyordu. Sahipleri ona üçünü de somut olarak tattırmışlardı. Sahiplerinin çocuklarının deneysel projesiydi çünkü. Eh, bunda şaşacak bir şey yoktu. O yontulmamış canavarların başlarında onları yontan bıçaklar yoktu ki. O bıçaklar da yontulmamıştı çünkü. Yontulmayınca da onu kırıyorlardı böyle işte. Onun bir bıçak olacağı yoktu. Bıçak olmak için değil de o bıçaklar tarafından kesilmek, işlenmek için yaratılmıştı. Biliyordu …
Etiket: yanık
25.11.2018
Bunun üzerine, tekrar ailemin yanına döndüm. Belki kendim gibi düşünenleri bulabilirdim orada. Ailemin bulunduğu çevreye pek az girdiğimden; onların tersine içinde bulundukları durumdan sıkılan, bu durumu değiştirmek isteyen birileri vardı belki de. Birkaç genç… Sadece birkaç genç bulabilmiştim. Onlar benim yaptığım gibi gerçek dünyaya atılmamış, yüzünün bir tarafını yakmak gibi radikal bir saçmalıkta bulunmamıştı. Onlar ellerinin nasırlarıyla övünmekle yetinmişlerdi. Aslına bakarsanız, ‘yetinmek’ sözcüğü pek bir ukalaca kalıyor. Onlar benim yapmak istediğimi, ortam değiştirmeden yapabilmiş, hatta kendilerini altınlara kabul ettirebilmişlerdi. Oysa ben… Artık kaslanmışlardı. Yüksek ısı olmadan sertleşmenin bir yolunu bulmuşlardı. Aralarına katılıp ellerimin nasırlanması, güçlenmek ve sertleşmek için çalışmaya başlamıştım. …