26.01.2020

“Sen kendine bak!” diye bağırdı. Elleri titriyordu. Sesi yükselse de; güzelliğinden bir şey kaybetmemişti. Biletimi kesti, verdiğim kredi kartını alıp temas özelliği olmadığı için makineye takarak miktarı girdi. Ben onun hizmet vermek zorunda olduğu birisi olduğumdan yapmacık bir nezaketle ama hala sesinin bir kısmında öfkeyle: “Şifre lütfen,” dedi yüzüme bile bakmadan. Gözleri makinedeydi. Şifremi girdim. Onaylamamıştım. Bana göre solda olan elini sağ alttaki tuşa basmak için uzattığında elime temas etti. Bu temasla onu sakinleştirmeyi ummuştum saçma bir şekilde. Zaten o da bu temasla yüzüme bakmıştı. Belki de niyetimi anlamıştı. Neydi onu üzen? O adama neden kızmıştı? Neden kendisine bakması gerektiğini …

Okumaya Devam Et

10.05.2018

Havadaki tüy gibi mutluydum. Mutluluğumun nedenini gizlemek zorunda olduğumu düşünüyordum. Nazar değmesinden korktuğumdan değildi. Kendi içimde bile olsa düşünmekten korkuyordum. Belki bir eksikliğini bulur ve mutluluğum elimden uçup gider korkusuyla, mutluluğumu irdelemek bile istemiyordum. Yatağımdan kalkıp telefonumda haberi görmüş ve korkmaya başlamıştım. Mutlu olmak korkutucuydu ve korktuğunda da mutlu olamıyordu insan. Yani mutlu olmayı beceremiyordum işte. Kahvaltımı yerken aklımı dağıtmak, mutluluğumu arka plana atıp ondan yararlanmak istiyordum. Böylece onu seyreltip süresini uzatabilecektim. Mutluluğun uzatılması için seyreltilmesi gerekiyorsa, buna razıydım. Bedel buysa öderdim ve yine kazanan ben olurdum. Mutluluğun yoğunluğundan çok süresi önemliydi. Hüzünden bıkmıştım. Aslında bıkmaktan ziyade süresinin kısalmasını ve …

Okumaya Devam Et

16.03.2018

Geniş bir caddede, kollarını sallayarak ve şarkı söyleyerek yürüyordu. Yanına yaklaşan biri incecik sesindeki mutluluğu ayırt edebilirdi. Orta boyluydu. Koyu renkli saçlarında yer yer daha açık renk boya kullanarak yapılmış süslemeler ve yaptığı makyaj… ona bakan birisi her yönden mutlu olduğunu düşünürdü. Gerçekten de mutluydu. Çok iyi bir işi vardı. Onu çok mutlu eden bir birlikteliği henüz başlamıştı ve son hızla devam etmekteydi. Ailesiyle arası mükemmeldi. Gözle görünür hiçbir sorunu yoktu. Aslında, gözle görünmez hiçbir sorunu da yoktu. Yürürken bir dilencinin yanından geçerken fark etmişti. Dilenciyle aynı şarkıyı söylüyorlardı. “Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın…” Dilenci dişleri dökülmüş ağzıyla, genç kadın …

Okumaya Devam Et