26.01.2018

Her gece rüyamda bu pazara gidiyordum. Tuhaf yaratıkların bir şeyler alıp sattığı, tuhaf şeylerin alınıp satıldığı bu pazara… Şu ana kadar hiçbir şey satın almamıştım. Korkuyordum. O kadar tuhaf şeyler vardı ki… Tekinsizdi çoğu. Alıp kullandıktan sonra başıma geleceklerden ürküyordum. Bu pazarda para geçmiyordu. Almadan önce satıcı bir bedel söylüyordu, ödeyebilirsen alıyordun. Bu kadar basitti. Neler yoktu ki! Kehribarın içine hapsedilmiş renkli bir kuş tüyü hatırlıyordum rüyalarımdan. Tüm güzel sesli kuşları yanına çağırıp en güzel performanslarını dinlemeni sağlayan. Gördüklerimin en zararsızlarından. Bedeli de bir ay boyunca konuşamamak olan. Sonsuza kadar çalışan bir şey için bir ay, oldukça makuldü. Sivilcelerini sonsuza …

Okumaya Devam Et

30.10.2017

Bir ormanın ortasındaydı. Kendisini küçücük hissediyordu. Etrafındakiler o kadar büyüktü ki. Bir çiçeğin yaprağı bile devasa görünüyordu gözüne. Düşüncelerinin gücünden midir bilinmez, git gide küçülmeye başladı. Alice’in harikalar diyarında dahi böylesine rastlanmamıştı. Üstelik o küçüldüğü ölçüde renk kazanıyor, bir gökkuşağının yedi rengi onu tıpkı bir kuşak gibi sarıp sarmalıyor, etrafını uyarırcasına çevreliyordu. O küçüldü, gökkuşağını oluşturan renkler parlaklaştı. O kadar küçüldü ki, ormanın küflü zemininde o parlak renklerine rağmen uzun bir süre boyunca gözden yitti. Ardından onu bir daldaki bir çiçekten öz almaya çalışan bir sinek kuşu fark etti. İlk kez bir canlının dikkatini çekmişti. Ama sinek kuşlarının ilgisi çabuk …

Okumaya Devam Et