Sararan dişlerinin tüm zavallılığıyla bana gülümsediğinde, ona acıdığım için kendimden nefret etmiştim. Ben kimdim ki! Yine de acımıştım işte, acıyordum… Dişleri sapsarıydı, ağzındaki koku, her nefes verişinde göğe ağıyor, herhangi bir buluta karışıp aynı kokuyla tekrar, bu kez de yere ağıyordu. Arada bir yüzündeki bir sivilceyi patlattığında onun içindeki irinin doğa üstü kokusu da eşlik ediyordu soluğunun kokusuna. Ve bu adam, imandan bahsediyor, çilekeşlikten dem vuruyor, bedeninin hazlarını ve mutluluğunu bir şeyler için kurban etmeyi anlatıyordu. Acaba kendisini ne için cezalandırıyordu?
Etiket: sivilce
26.01.2018
Her gece rüyamda bu pazara gidiyordum. Tuhaf yaratıkların bir şeyler alıp sattığı, tuhaf şeylerin alınıp satıldığı bu pazara… Şu ana kadar hiçbir şey satın almamıştım. Korkuyordum. O kadar tuhaf şeyler vardı ki… Tekinsizdi çoğu. Alıp kullandıktan sonra başıma geleceklerden ürküyordum. Bu pazarda para geçmiyordu. Almadan önce satıcı bir bedel söylüyordu, ödeyebilirsen alıyordun. Bu kadar basitti. Neler yoktu ki! Kehribarın içine hapsedilmiş renkli bir kuş tüyü hatırlıyordum rüyalarımdan. Tüm güzel sesli kuşları yanına çağırıp en güzel performanslarını dinlemeni sağlayan. Gördüklerimin en zararsızlarından. Bedeli de bir ay boyunca konuşamamak olan. Sonsuza kadar çalışan bir şey için bir ay, oldukça makuldü. Sivilcelerini sonsuza …