24.06.2023

Neden insanlar beni içtikten, sarhoş olduktan sonra ararlar? Sağlam kafayla aramaya cesaret edemediklerinden mi? Yoksa bu kendi kendime bulduğum yanıt, saçma sapan bir teselli mi? Neden normal şartlarda hiç düşünmeyeceğim insanlar beni takarlar kafalarına? Aramızda normal bir diyalog bile olmadan kendi kafalarında bir yere oturturlar beni, neden? Doğru düzgün iletişim kurmak yerine neden strateji kürarlar üzerimde? Boş bir kâğıt mıyım ben? Beyaz bir tebeşir bekleyen kara bir tahta mıyım? Onların takıntılarının filmini oynatacak, izlenmemiş ya da çoktan defalarca izlenmiş bir film miyim ben, kendi içeriğimi bile bilmeyen? Neyim ben yahu? Neyim? Değer bile verilememiş bir X miyim?

Okumaya Devam Et

05.04.2023

Elimdeki tonlarca çeken silgiyle kara tahtayı silerken; kendimi bir kayayı dağın zirvesine defalarca taşımakla cezalandırılan şu adam gibi hissediyordum. Ayaklarımın üzerinde geriye yaylanınca devrileceğimden korktuğumdan hemen silgiyi tahtaya bırakıp sandalyeme oturdum. Devrilirsem şu canavarlardan biri beni kaldırır mıydı? Hiç sanmıyordum. Tansiyonum mu düşmüştü acaba? Başım dönüyordu. Ya ölürsem… En azından, öldüğümde bir daha o tahtayı silmeyecektim. Hazırdım ölmeye. Bir tane, sadece bir tane iyi çocuk yetiştirebilmiş miydim acaba? İyi bir insan dünya yüzünde mevcut muydu? Hani şu adını bir türlü hatırlamadığım kayalı adam bile ölümden kurtulacağını sansa da cezadan kurtulamamış. Oysa benim ölmekle bir alıp veremediğim yok. O adam ölmek …

Okumaya Devam Et

14.07.2020

Çocukların kullandığı manyetik yazı tahtalarından birisi vardı önünde yaşlı adamın. Bir kaldırıma oturmuştu ve yazıyor, tahta dolar dolmaz da yazdıklarını siliyordu. Ben de karşısına geçmiş, yazdıklarını not alıyordum. İlk kez öylece bir yerlere bakarken gözüm ilişmişti tasına. Yazdıklarına bakmak sonra aklıma gelmişti. “Mahallenin delisi,” diye düşünmüştüm ilk başta. Sonra gözlerine baktım, muzaffer gözlerine… İşte ondan sonra aklıma geldi merak etmek. Ondan, o andan sonra da bir daha kalkamadım karşısından.

Okumaya Devam Et