Uykumun yarıda kesilmesi, hayatımda alışıldık bir durumdu. Hep aynı şeydi bunun müsebbibi. Bir kuş… Hayalet gibi flu ama güçlü bir çığlık atan, benden başka kimsenin görüp duyamadığı bir kuş… Onlarca kuşbilimciye resmini çizsem de hiçbirisinin bilemediği, fotoğrafını bir türlü çekemediğim bir hayvan… Bir kafede garson olarak çalışırken; on beş yaşlarımda görüp duymuştum onu. Uykum gelmişti ve kimse de uğramıyordu kafeye. Biraz gözlerimi dinlendirmemem için geçerli hiçbir sebebim yoktu; ama kuş ötmüş, ötmüştü. O andan sonra yaşamak zor bir zanaat oluvermişti. Aslında uyumak… Peki kuş benden ne istiyor olabilirdi? Ben kendimden ne istiyor olabilirdim?
Etiket: yaşamak
22.06.2018
Ormandaki tek zebra olmak… Daima kaçmak ve saklanmak… Her an öleceğini bilip arkanda hiçbir şey bırakmayacağını bilmek… Ve bunların hiçbir avcı tarafından önemsenmeyeceğini bilmenin kekremsi şüphesizliği… Avcılardan kaçtığı her gün için, kendisini duyurup yakalanacağını tahmin etse de sevincini açığa vuran, sırtlan kahkahasına benzese de; içindeki utku dolu sevinci saklamayan iyi huylu bir kahkaha attığı o saniyeler için yaşamak…
27.11.2017
Bir çalı süpürgesiyle tüm gün boyunca ortalığı süpürürdü. Süpürgenin o karakteristik sesi… O ses için, o sesi daima duymak için her şeyden feragat edebilirdi. Ediyordu da… Aklından, sağlığından, normalliğinden… Süpürgenin sesi ona uçtuğunda rüzgarın çıkarttığı sesi çağrıştırırdı. Süpürgeyle uçtuğunu hayal eder, bir sürü gidecek yer bulup süpürgenin çıkardığı ses eşliğinde hayallediği yerleri canlandırırdı zihninde. Bazen çocuklara anlatırdı fondaki süpürge sesiyle. Neler kurmazdı ki! Türlü şekil ve kılığa girmekte özgür cinlerin cirit attığı, ejderhaların birbirlerine alev fırlatıp bu alevlerle top oynadıkları, şeytanların birbirlerine benzer ruhları sıralayarak okey oynadıkları, cücelerin prensesle kutu kutu pense oynadıkları, kurşun askerlerin kurşun diye kendilerini birbirlerine attıkları, …