Son gülen olmak, son sözü söylemek, son anına kadar … yapmak, ya da olmak… Son… Son… Son… ah! Bu insanlar bilmez midir ki, ilkin olmadığı yerde son da olmaz. Bilmezler mi ki, zaman sadece saatlerdedir… Güneş, ay ya da gezegenlerde bile değildir zaman. Onlar bile bilir, söndükleri an yanacaklarını ve bu anın hiç kadar az bir an olduğunu ve her şeyin hep böyle olmaya devam ettiğini… “Hiç” ile, hiçlikle aramızda bir kıl payı mesafe olduğunu ve her defasında, yani hiçbir defasında o mesafenin aşılmayacağını; ama aşılmadığında bile hiçin, hiçliğin bize şah damarımızdan da yakın olduğunu. Bunları düşünürken; son yudumumu da …
Etiket: ay
03.03.2018
Bir dernekte oturmuş çay içiyordu. Aslında bu derneğe üye değildi ama gelir kaynağı olsun diye ucuz çayı olduğu için geliyordu oraya. Bir de bedava gazeteye istediği gibi bakabilme imkanı bulunduğundan. İş ilanlarına bakması gerekiyordu çünkü. İşsizdi ve bundan ziyadesiyle hoşnutsuzdu. Hayatında ilk defa işsiz kalmıştı ve bu durum, sudan çıkmış balığa dönmesi için yetmişti. Oysa bir işi varken ne kadar da kendinden emindi! On altı yıldır o işte çalışıyordu. Bir çaycı olarak… Pek vasıflı biri değildi ama bir çaycı olsa da oranın kralı oydu. Dedikoduları o bilir, kime neyi yaptıracağını, kime ne için ne kadar rüşvet verilebileceğini, kimi nasıl ikna …
27.02.2018
İp atlamayı severdi. Bir gün pazarda rengarenk bir ip gördü. Babasının verdiği bozuklukları biriktiriyordu. Tezgaha gitti, ipi aldı, tüm parasını saymadan adamın önüne döktü ve uzaklaştı. Eve geldiklerinde, bahçeye gitti ve iple atlamaya başladı. “Bir…” İlk atlaması onu bir yıldıza taşımıştı. Belki de güneşin tam içine… Yanmıyordu mucizevi bir biçimde. “İki…” İşte aya ayak basan en küçük kişi oluvermişti. “Üç…” Bir boşluk… Uzay boşluğu olsa gerek… “Dört…” Başka bir yıldız. Bu kez ışığı pembe olan bir yıldız. “Beş…” Bir gezegen… Bu gezegende de hayat var. O bir kaşif… Başka bir güneş sisteminde bir hayat buldu. Keşke bir kanıt götürebilse… “Altı…” …