25.01.2019

Genç kadın, kalktığında vücudunun ağrıdığını fark etti önce. Sonra yattığı yerin sert ve soğuk olduğunu… Ardından hatırladı… Kirasını ödemediği için evinden atılmıştı. Tek başına yaşıyordu. Evi de aslında bir stüdyo daire idi. İşten atıldığından kirayı ödeyememişti. Atıldığı işse sekreterlik idi. Sırım gibi, hareketli; ama yine de tembelin teki olan patronunun her işini yapmayı artık kaldıramadığı için ters bir şey söyledikten hemen sonra kovulmuştu. Tazminatını bile vermemişti sevgili patronu. İşinden çıktığı için memnundu. Birisinin her işini yapmak ve bunu onun kendisine mal etmesi, çok can sıkıcı olabiliyordu. Ücretli bir çalışan olması her şeyi affettirebilir, doğal sayılmasını sağlayabilirmiş gibi onu ezdikçe eziyordu …

Okumaya Devam Et

06.01.2019

Bir mülakat sırasında beklemekteydim. Kuyruk çok uzundu ve herkes birbirini nefret dolu gözlerle süzmekteydi. Sadece bir kişi alınacaktı ve yüzlerce, yüzlerce kişi vardı orada. Alınacak olan kişinin kim olduğunu bilseler linç edebilirlerdi, o kadar gergindi ortalık. Ben de onlardan birisiydim. Bir sürü borcum vardı. Kendim için borçlanmamıştım ama parayı ben ödemek zorundaydım. Uzun hikayeydi işte, boş verin. Bu işe, bu maaşa ihtiyacım vardı. Yapabileceğimi de biliyordum benden istenenleri. O zaman neden ben alınmayacaktım ki? Ama alınmayacağımı hissediyordum ve bu beni çok kızdırıyordu. Oradakilerin yüzde doksan beşi de benim gibi düşünüyor olmalıydı. Sonra, içeriye otuzlarında bir kadın girdi. Kiminle göz göze …

Okumaya Devam Et

24.11.2018

Neden altın sevilir? Az olduğu için mi? Parladığı için mi? Oysa yumuşaktır saf altın. Hiçbir şey yapamazsın. Sadece süs/şatafat için kullanırsın. İşte altın gibi insanlar da vardır… Azdırlar. Eğer çok olsalardı… Dünya bile dönmezdi herhalde… Körle yatan şaşı kalkardı, üzüm üzüme baka baka kararırdı… Dünya, bu altın insanlara baka baka tembelleşirdi… Evet, azdır bu insanlar; ama hep onlar görünür. Parlaklıklarından mı? Ben de öyleydim. Bir altın cevherinden çıkmış, somlaştırılmıştım. Asil bir soyumuz vardı. Hiç iş yapmazdık… Eee, hizmetçilerimiz ne güne duruyordu ki. Utanmadan; onlara “Yardımcı” derdik. Birisinin yardımcı olması için senin bir şey yapman ve onun yardım etmesi gerekmez mi? …

Okumaya Devam Et

13.10.2018

Gülümsedim… Bir mekana girer girmez yaptığım şey budur çünkü. İlk kez gülümsediğimde ifadesiz suratlarla karşılaşmıyordum; ama bu kez farklıydı. Bu suratlarda tuhaf bir donukluk da vardı. Aslında sanki donuk bir ifade dışında bir ifade, o altı surata da yakışmazdı. Çok yakışırdı da eğreti dururdu. Okula henüz başlamıştım. İşimi özenle yapardım. Bunun için de biraz yavaş sayılırdım. Devamlı işime son verilmesinin sebebi bu olmalıydı. Bu işi beş yıldır yapıyordum. Daha önceki işimde bir doktordum. Dahiliyeci… Çoğunlukla mikroplarla uğraşan kişi… Şimdi de onlarla uğraşıyordum. Başka bir şekilde… Paspas suyuna biraz karbonat koydum ki mikroplar zeminden uzak dursun. Benden başka hiçbir temizlikçinin bunu …

Okumaya Devam Et

23.05.2018

İşsizdim. İş aramaktan dahi vazgeçmiş bir işsiz… Tam on bir yıldır dileniyordum. Onu bile doğru düzgün yapamıyordum. Bir dilencinin iş bilirliğine bile sahip olamıyordum. Nerede kaldı gerçek bir işe sahip olmak… Bir gün, özensiz giyimli bir adam önüme iki yüz liralık bir kağıt para attı. Teşekkür etmeme rağmen yanımdan ayrılmamıştı. Biraz sağdan soldan konuştuktan sonra bana bir deneyinde yardımcı olup olmayacağımı sordu. Eğer isteğini kabul edersem ciddi bir miktar vereceğini ekleyerek… Kabul etmiştim; çünkü dilenmekten bıktığımı hissetmekteydim. Zaten açlığım son raddeye gelince dilenmeye başlıyordum artık. Güçsüz olduğumdan dilenemiyordum ve gerçekten ihtiyacım olsa dahi kimse bana bir kuruş dahi vermiyordu. Zaten …

Okumaya Devam Et

06.05.2018

Karın yağışını izlemek için bahçeye çıktığında, o an olduğu yerden başka bir yerde olmak istemediğini düşündü. Küçük ve çıplak bir bahçe olmasına rağmen yabani otların kokusu özgürlüğü çağrıştırıyordu. Ehilleşmemişliğin simgesiydi sanki bu koku. Zaten bu kokuyu sevdiği için özellikle bir bitki yetiştirmiyor, bahçeyi tamamen doğaya bırakıyordu. Karın yağışıyla birlikte bahçe daha da güzelleşmişti. Kar, yaklaşık bir ay boyunca yerde kalacak ve onu seyretmek dışında başka hiçbir işi olmayacaktı. İşsiz bir adamdı. İstifa etmişti, biraz rahat yaşamak istemişti. Birikmiş parası vardı. Kar henüz yerden kalkmamıştı; ama artık onu izlemek ona zevk vermiyordu. bahar olduğunda da yabani otların kokusu eskisi kadar güzel …

Okumaya Devam Et

15.04.2018

Bir devenin tuhaf yürüyüşünü andıran bir yürüyüş tarzı vardı. Nazik ve zarif… Onu ofiste her görüşümde şaşırırdım. Burada ne işi vardı, bir türlü anlayıp alışamamıştım. Onun yeri bir çöldü benim nazarımda. Sırtında hiçbir şey olmaksızın yürüyen, yabani bir deve olmalıydı o, bir sürü işi yetiştirmek zorunda olan bir getir götürcü değil… Getir götür yapmasının yanı sıra şirketin hesap işleriyle de uğraşıyordu. Şirketin eli ayağıydı. Bu işleri yaparken hiç acele etmeden; zarifçe hareket edişine hayrandım. Yemek yerken dahi sakindi. Acaba kızdığında da bir deve kadar yabanıllaşıyor muydu? İlginçti; ama sesi bile deve bozlamasına benzeyen bir tondaydı. Yani elbette o kadar gür …

Okumaya Devam Et

03.03.2018

Bir dernekte oturmuş çay içiyordu. Aslında bu derneğe üye değildi ama gelir kaynağı olsun diye ucuz çayı olduğu için geliyordu oraya. Bir de bedava gazeteye istediği gibi bakabilme imkanı bulunduğundan. İş ilanlarına bakması gerekiyordu çünkü. İşsizdi ve bundan ziyadesiyle hoşnutsuzdu. Hayatında ilk defa işsiz kalmıştı ve bu durum, sudan çıkmış balığa dönmesi için yetmişti. Oysa bir işi varken ne kadar da kendinden emindi! On altı yıldır o işte çalışıyordu. Bir çaycı olarak… Pek vasıflı biri değildi ama bir çaycı olsa da oranın kralı oydu. Dedikoduları o bilir, kime neyi yaptıracağını, kime ne için ne kadar rüşvet verilebileceğini, kimi nasıl ikna …

Okumaya Devam Et

07.02.2018

Kalabalıkta fokurtu sesleri duyulmuyordu. O, yine de elleriyle marpucu kavrayarak sipsiyi dudaklarının arasına alıp derin bir nefes çekti. Fokurtunun titreşimi bile mesdolması için yeterliydi. Bir elini marpuçtan çekerek kendi yapımı olan bir tozu saf suya karıştırmasıyla oluşturduğu bir çözeltiye uzattı. Bu çözelti suya atıldığı an çözülüyor, görünemez, koklanamaz ve tadılamaz hale geliyordu. Bu çözeltiyi bu şekilde tasarlamasının nedeni tüm içecekler arasından sadece suyun tadını beğenmesiydi. Çözeltiyi yudumladıktan sonra yüzünde garip bir gülümseme belirdi. Hayatta ihtiyaç duyacağı her şey bunlardan ibaretti işte. Kalabalık, tütününden marpucuna kadar kendi imal ettiği, çekildiğinde fokurtusunun titreşimini hissedebileceği bir nargile ve yudumlamakta olduğu çözelti… Kontrolünde olmayan …

Okumaya Devam Et

26.12.2017

Yüksek tavanlı binalardan oldum olası hazzetmezdim. Kendimi küçücük hissettirirdi bana. Sanki ne olursa olsun küçücük bir detay olarak kalacaktı. O binalarda yaşanan hiçbir şeyin önemi yoktu. Önemli olan tek şey varlıklarını devam ettirmekti o binalar için. İnsanlar binalar için vardı sanki. İşte çalışmaya başladığım işin yüksek bir binada olması onun için canımı sıkmıştı. Kendimi güvende hissetmeyeceğim bir yerde işe başlamak… Hem de bu ilk işim olacaktı. Bir iş yerinin oluşturmak mecburiyetinde kaldığı kreşte çalışacaktım. Çiçeği burnunda bir ana okul öğretmeniydim. Çocukları çok sevdiğimden işimi de seviyordum. Kreşteki çocukların yaş ortalaması çok farklı olduğundan kendimi parçalara bölmem gerekiyordu. Hepsine hitap etmeliydim. …

Okumaya Devam Et