30.10.2024

Dükkana girdiğimde fark etmiştim onu içimdeki boşluğumla. Evet, ben içimdeki o boşluğumla görür, işitir, algılar, konuşurum. İşte o zaman da onu fark etmiştim. Ağır, dengeli, iyi tutuşlu bir bardak istediğini ilan etmişti ve raflardaki her bardağı kaldırmıştı teker teker. Sıra bana gelmişti… O an, dokunduğu an boşluklarımız birbirimize geçmişti. Kaldırmıştı beni diğerlerine yaptığı gibi. Üzerimdeki kabarık resmi anlamaya çalışmıştı önce parmaklarıyla. “İki insan…” demişti. O dalgın tavırla. Annesine sormuştu sonra. Üzerimdeki kalpten baloncukları çok sevdiğini söylemişti annesinin cevabını dinlemeden önce. Bir kızla bir oğlan vardı üzerimde. Mutluydular… Eli kulbumda olduğu için, içimdeki boşluğumla anlayabilmiştim bu tür bir mutluluğu yaşatmak için …

Okumaya Devam Et

17.04.2024

“İyi akşamlar…” “İyi akşamlar hocam.” “Nasıl gidiyor?” “Fena değil hocam. Aslında hiç fena değil… Yine de fazla umutlanmamak lazım tabii.” “Bir şey mi keşfettin?” “Hani içlerinde metal bir sandığa benzeyen bir şey vardı ya…” “Evet…” “Onu açabildim.” “Nasıl? Bir zarar gelmedi değil mi?” “Olur mu hocam. Çok dikkat ettim açarken.” “Dikkat edeceğini biliyorum… Peki nasıl yaptın?” “Bir delik vardı ya… İşte onun içine mum akıtıp kalıbını çıkarttım ve yumuşak bir metalle o kalıba göre…” “Bazen ne kadar da aptal olabiliyoruz değil mi? Basit şeyler dururken… İşte ben senin basit olanı küçümsemeyişini seviyorum… “…” “İçinden ne çıktı peki sandığın?” “Bir yumurta… …

Okumaya Devam Et

30.04.2023

Bu tavukları o kadar çok yumurtlatmışlardı ki, kemikleri ponza taşı gibi olmuştu artık. Bir darbede kırılmadan toza dönüşür hâle geleceklerdi. İnsan işte, kendisini şu dünya yüzündeki tek düşünebilen canlı olarak kabul ediyordu ve bunu düşünemeyen canlılara eziyet etme hakkına sahip oldukları şeklinde yorumluyorlardı. Düşünen tek varlık ha? Peki ya ben? Nasıl olmuşsa olmuş, on yıllardır yaşamaya devam etmişim. Ve bir sürü yumurta bırakmışım dünyaya. Yani bana benzeyen, benim kadar zeki olabilme potansiyeli taşıyan binlerce ateş böceği… Bir dişi olsam da ışık saçabiliyorum. Ve şimdi de ışığımla yazabiliyorum. Size nasıl yazdığımı düşünüyordunuz ki? Bir sürü alet edindim kendim için. Her mevsim …

Okumaya Devam Et

12.07.2020

Tavuğun derisini yüzdüm. Pişirdikten sonra yüzdüğümden tavuk harika kokuyordu. Derisinin kokusu da sinmişti. Yememek için kendimi çok zor tutuyordum. Oysa onu kedilere vermeliydim. Onlar çok seviyorlardı, biliyordum. Ben de onları seviyordum. Deriyi de seviyordum ama… kedileri daha çok seviyordum. Hiç sevmediğim; ama kedilerin sevdiğini bildiğim parçaladığım bir adet yumurta sarısıyla birlikte bir kaba koydum derileri ve onlara ikram ettim. Yumurtanın sarısını hiç sevmezdim.

Okumaya Devam Et

01.05.2020

Üç yumurta kırmıştım. Genelde çatalla çırpılır; ama ben tatlı kaşığıyla çırpardım. Biraz kaya tuzunu yumurta kasesine döktükten sonra çırpmaya başladım. Ondan bir başka şey yapacaktım. Önce tereyağını tavada kızdıracak, sıvı yumurtayı da üzerine dökecektim. Sonra da ne çok katı ne de sıvı bir şey çıkacaktı ortaya ve ben onu afiyetle yiyecektim. Tıpkı ona yaptığım gibi. Önce bana açılmasını, derdini ve sevinçlerini anlatmasını sağlamıştım. Yani kabuklarından ayırmıştım onu. Kalsiyumla güçlendirmişken kendisini, ben onu savunmasızlaştırmıştım. Sonra beyazıyla sarısını, o kadar zorlukla ayrılan o iki renkli gövdesini, ruhunu ve bedenini birbirine katmış, tabiri caizse tarumar etmiştim. Hatta başkalarıyla karıştırmıştım onu. Zihnimdeki diğerleriyle karıştırmış, …

Okumaya Devam Et