Küçük, kaç yaşında olduğunu bilmediğim bir çocuk vardı bugün. Bir hastanenin bekleme salonundaydı. Broşürleri renklerine göre düzenledi, düşen birkaç tanesini topladı ve düzgünce yerine koydu. Düşündüm… Biz ne zaman, kaç yaşımızda bundan vazgeçmiştik? O çocuk bizim yaptığımızı yapacak mıydı? Ne zaman yapacaktı? Bir ah çektim, yüzüme düşen saçlarımı bile kıpırdatamadım, nerede kaldı karşıki dağları yıkmak.
Etiket: saç
16.08.2018
Doğadaki tüm sesleri toparlayıp bir synthesizerde notalara indirgeyip hepsini bir orkestraymışçasına aynı kompozisyonda birleştirmekti en büyük hayali. Aslında, doğada bulunan ilginç ya da güzel olduğunu düşündüğü tüm sesleri demek daha mantıklı olacaktı. Bir mısır tarlası atmosferinden okyanusa, acıkmış bir köpek yavrusunun sesinden ince bir sacın üzerinde kızaran etin cızırtısına kadar her şey… Tam yirmi sekiz yıl boyunca ses topladı. O sesleri notalara bölüp elektronik hâle getirdi. Hem de doğallıklarından hiçbir şey kaybettirmeden… Sonra… Onları bir kompozisyonda birleştirmeye başladı. Ama olmuyordu… Birbirlerine karışıyordu tüm sesler ve gürültüye dönüşüyordu onca emek. Bunun üzerine, sevdiği tüm sesleri uyum içinde değil de; bir hikayeye …
21.06.2018
Aslında batıl inançları yoktu ve bu tür şeyleri küçümserdi. Ne var ki, vücudunun hiçbir parçasını ortalığa bırakmaz, kestiği tırnakları ve dökülen saçlarını bile yakardı. Kazayla damlayan bir damla kanını bile yanında taşıdığı ağır bir dezenfektanla yıkardı. Tuvalete gittiğinde tuvaleti aynı dezenfektanla yıkamayı ihmal etmezdi. Kazayla düşürdüğü bir yara kabuğunun bile izini sürerdi. Saçlarının yere dökülmemesi için perukla gezerdi. Neredeyse dökülen derisinin hesabını soracaktı havadan. İşte o kadar düşkündü vücut parçalarına. Ama… Bazen bilerek ve isteyerek verirdi insanlara bir tel saçını. öyle büyük bir şey verir gibi değil… İçinin ısındığı bir insanın omuz başına usulcacık iliştiriverirdi mesela. Çok büyük bir şeyi, …
16.03.2018
Geniş bir caddede, kollarını sallayarak ve şarkı söyleyerek yürüyordu. Yanına yaklaşan biri incecik sesindeki mutluluğu ayırt edebilirdi. Orta boyluydu. Koyu renkli saçlarında yer yer daha açık renk boya kullanarak yapılmış süslemeler ve yaptığı makyaj… ona bakan birisi her yönden mutlu olduğunu düşünürdü. Gerçekten de mutluydu. Çok iyi bir işi vardı. Onu çok mutlu eden bir birlikteliği henüz başlamıştı ve son hızla devam etmekteydi. Ailesiyle arası mükemmeldi. Gözle görünür hiçbir sorunu yoktu. Aslında, gözle görünmez hiçbir sorunu da yoktu. Yürürken bir dilencinin yanından geçerken fark etmişti. Dilenciyle aynı şarkıyı söylüyorlardı. “Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın…” Dilenci dişleri dökülmüş ağzıyla, genç kadın …
18.02.2018
Mezar kazıyordum. Evet… Bir mezar soyguncusuydum ben. Aslında soyguncusuyum… Kazıyor ve içlerinden çalıyorum… Hala yapmaktayım bunu ve yakalanana kadar yapmaya devam edeceğim. İğrenç bir şey yaptığımı, bunun için beni ihbar etmeyi düşünüyorsunuz değil mi? Ama size bunun için belirleyici bir bilgi vermeyeceğim ki. Size Adımı, cinsiyetimi, yaşımı falan söyleyeceğimi sanıyorsanız… Sadece mezarlardan ne yürüttüğümü söyleyeceğim… Ve bunu neden yaptığımı… Gerçi bunu anlayabileceğinizi hiç sanmıyorum ama belki içinizden biri… Mezarlardan saçları çalıyorum. Kesiyorum ve bir çuvala koyuyorum onları. Renklerine göre bile ayırmadan. Sonra, onları ‘saça’ yapıyorum. Yani keçenin keçi kıllarından değil de; saç tellerinden olanı. Gerçi onun saça olduğunu bir tek …