29.11.2018

Bir yanardağın içindeki yuvasından çıktı. Biraz dolaşacak, görünmezliğinin yasını bir gün daha tutacaktı. Ölümsüz yaşamında, bir günün herhangi bir önemi yoktu elbet ama hep gözleyip hiç görünmediği insan alemi için önemli bir zaman dilimiydi gün. Evet, o bir cindi. Bazı insanların kullandığı tabirle bir üç harfli… ki o ‘üç harfli’ tabirini yeğlerdi. Kendi kendisine bir oyun oynardı. “Cin” değil de ‘aşk’ demek istemiş gibi yapardı birisi kendi cinsleri için ‘üç harfli’ dediğinde. Mutlu olurdu o zaman. Cinci olduğunu söyleyen hiç kimse onu görmemişti. Yalan mı söylemişlerdi? Yalan falan bilmezdi onun cinsi oysa. Onun için tuhaf gelirdi insan ilişkileri ona. Yine …

Okumaya Devam Et

01.11.2017

Ellerinin arasında ince bir çubuk tutmaktaydı. Çubuğun ucunda da garip bir cihaz vardı. Ne olduğunu, nasıl çalıştığını bilmediği bir cihaz. Kargoyla gelmişti kendisine. Bilmediği bir kargo şirketinden, bilmediği bir bölgeden… Hizmet kusursuzdu. Paket, cihazın yapıldığı malzeme… Emin değildi; ama galiba platinden yapılmıştı gövdesi. Üç küçük yuvarlak da bir yerde rastlantıyla okuduğuna göre çok nadir bulunan siyah inciden yapılmışa benziyordu. Tıpkı okuduğu makaledeki fotoğrafa benziyordu çünkü. O kadar ince bir işçiliği vardı ki, ne işe yaradığını öğrenemese bile süs eşyası olarak koyabilirdi vitrinine. Epey de dikkat çekerdi. Bir düğme falan görünmüyordu ama belki inciye benzettiği topçukları itmeyi, çekmeyi ya da çevirmeyi …

Okumaya Devam Et