Zor geçecek bir güne hazırlanmak belki de o günden çok daha sancılıdır. Evet evet, öyledir. Ertesi gün erkenden kalkılacak, güne hazır olunacaktır. Oysa bir gün önce, tüm korku ve kuruntular art arda dizilmiş ve hiçbir notası önceden kararlaştırılmamış, karmaşık bir müzik eşliğinde defileye çıkmışlardır. Yalnızca bir kişi için… Tanıdık bir insanı tanınmaz hâle sokan büyüleyici kıyafetler, gösteriyi seyredeni fazlasıyla etkiler. Gözlerini her birine ayrı ayrı dikip teker teker hepsini ciddiye alır. Oysa hepsi aynı kişidir. Ciddiye aldığı şeyler kişiler değil kıyafetlerdir. Seyrettiği onlarca kişi kendisi, ciddiye aldığı yüzlerce şey de kendi yarattığı kıyafetlerdir. Oysa ertesi gün yaşayacağı şeylerde kendisi çok …
Etiket: gün
03.06.2019
Bugün düşündüm. Bir kitaptaki bir cümlenin yüzü suyu hürmetine yaşıyor, aynı kitaptaki aynı cümle yüzünden acı çekiyordum. Sonra yine düşüncemin izinden gittim. Oysa düşüncemi yürüdükçe salgıladığım sümüksü izler gibi kendim salgılamalıydım. Ve… böyle şeyler düşünmekten vazgeçtim. Bunlar öğretilmiş düşüncelerdi. Kediyi düşündüm sonra… İşte, parlak ve sümüksü bir iz bırakmıştım arkamda. Biraz silik olsa da… Sonra başka şeyler… rastgele izlerle dolu, koskocaman bir koridordu gece. Zaman ve mekan birdi. Sonra adımı yazmak istedim düşüncelerimin bıraktığı izlerle. Bir ömre ihtiyacım vardı bunun için. Bir hat ustası gibi… Vazgeçmeden vazgeçtim. Belki son nefesimde düşünecektim. Bir hamlede yazabilmek için…
29.11.2018
Bir yanardağın içindeki yuvasından çıktı. Biraz dolaşacak, görünmezliğinin yasını bir gün daha tutacaktı. Ölümsüz yaşamında, bir günün herhangi bir önemi yoktu elbet ama hep gözleyip hiç görünmediği insan alemi için önemli bir zaman dilimiydi gün. Evet, o bir cindi. Bazı insanların kullandığı tabirle bir üç harfli… ki o ‘üç harfli’ tabirini yeğlerdi. Kendi kendisine bir oyun oynardı. “Cin” değil de ‘aşk’ demek istemiş gibi yapardı birisi kendi cinsleri için ‘üç harfli’ dediğinde. Mutlu olurdu o zaman. Cinci olduğunu söyleyen hiç kimse onu görmemişti. Yalan mı söylemişlerdi? Yalan falan bilmezdi onun cinsi oysa. Onun için tuhaf gelirdi insan ilişkileri ona. Yine …
24.07.2018
Bir trambolinde zıplamak… Hiçbir şey onu o kadar mutlu etmezdi. Sanki bedenini bir yere emanet edip ruhuyla sonsuz görünen bir seyahate çıkardı tramboline bindiğinde. Zaten her inişinde bir de bakardı ki bedenindeki gözleri ıpıslak… Üstelik kontrollüydü de. Olimpiyatlara girse derece alırdı. Ne önemi vardı ki bu tür şeylerin? Onca tek önemli şeyler trambolin ve kendisinin bir arada oluşu, bedenin emanet edilmesi, sonra da emanetin geri alınmasıydı. Bir gün, trambolinde fazlaca kaldı ve ruhu bedenini unuttu. İşte o gün, bedeninin de tramboline resmen buyur edildiği tek gün oldu. Ve son…
11.06.2018
Papatyaların kokusunu aldığında hissedeceğiniz o bahar müjdesi gibiydi. Hem de o dört mevsim böyleydi. Sesini duyduğunuzda ipek mendile sarılmış bir fener gelirdi gözünüze adeta. Işıl ışıldı. Gülümsemesi hafifçecik gül kokar, papatya kokusuna eşlik eder, onu daha bir belirginleştirirdi. Papatya çayı kadar sakinleştirirdi onunla konuştuğunuzda. Bir papatya kadar kışa dayanıksızdı ama. Evet, dört mevsim papatyaydı; fakat hüzne, evhama gelemezdi. Bir bir kopardı yaprakları. Bu demek değildi ki en ufak bir sıkıntıda su koyuveriyor. Sıkıntıların kendince, yavaş yavaş üstesinden gelmeye çalışırdı. çoğu zaman gelirdi de. Zaten onun için dört mevsim papatyaydı. o bir papatyaydı, bense bir dolu tanesi… Sanıyorum ki onun için …
13.05.2018
Ateşin başında otururken; düşünceleri kıvılcımlar gibi dağınık ve gelgeçti. Bir yerden başlarken başka bir yerde başka biri başlıyor, birbirlerine karışarak bir oluyorlardı. Daha onlar birleşmeden; başka bir taraftan bir başkası baş veriyordu. Bu da bir kütükmüşçesine zihnini tüketiyordu. Düşüncelerini inip kalkan kaşlarından, açılıp kapanan gözlerinden ve buruşan yüzünden okuyabilir; kah ağzından verip; burnundan aldığı, kah burnundan verip ağzından aldığı, kesik kesik nefeslerinden dinleyebilirdiniz. Antik toplumlarda olduğu gibi, onun da ocağı hiçbir surette sönmezdi. Yaktığı ateşte asla kömür kullanmazdı. Çabucacık sönse de hep reçineli ağaç kullanmayı tercih ederdi. Konu ateşe geldi mi; bir Mecusiden daha çok severdi ateşi. Ne var ki, …
05.05.2018
“Ne istiyorsan onu yap…” Bu cümle hayat felsefesiydi. Bu cümleyi hayat felsefesi olarak benimseyen birisinin, ; her şeyi çözdüğünü düşünen, rahat bir insan olduğunu düşünebilirdiniz. Oysa durum tam tersiydi; çünkü o ne istediğini bilmenin, istediğini yapmaktan çok çok daha zor olduğunu idrak edebilmişti. Ne istediğini bilmek uzun bir süreç gerektiriyordu ve aslında felsefesinin sıkıntısının çözümü de felsefenin kendisindeydi. Ne istiyorsa onu yaparak ne istediğini bilecekti. Hıdrellez günleri onu her daim düşündürürdü. Diğer hiçbir önemli günü, zerre kadar önemsemezdi zihninde. Elbette topluma dahil olabilmek için önemsiyormuş gibi yaptığı olmuştu ama gerçekte Hıdrellez gününden başka hiçbir önemli olduğu öne sürülen gün dikkatini …
06.03.2018
Bıktım artık! Tüm gün yalnız kalmaktan bıktım! Her akşam onları beklemekten, kakamı ve çişimi bir gün boyunca tutmak zorunda kalmaktan, bütün gün boyunca devamlı havlamaktan ve bir avuç yemeğimi azar azar yemekten başka hiçbir şey yapmamaktan bıktım! Bıktım artık anlıyor musunuz! Doğama aykırı bir şekilde kapalı bir yerde bir gün boyunca volta atmaktan bıktım! Türdeşlerinizi suç işlediğinde hapse atıyorsunuz anladık da neden, neden bizleri de buna maruz bırakıyorsunuz? Sevimli olduğumuz için mi? Egonuzu tatmin etmek için mi? Tasmamızı aldığınızda sevinçten havalara sıçrayışımızı izlemek hoşunuza mı gidiyor? Siz geldiğinizde kapıda beklediğimizi görmek, topu getirmemiz, terliklerinizi vermemiz, sizi yalamamız… Evi de korumuyoruz …