Uzay aracına binmiş bir köylü gibi hissediyordum kendimi. İstediğim şeye kavuşmuştum ama onu nasıl kontrol edeceğimi bilmiyordum. Anlamıyordum! Ben biraz işimi kolaylaştıracak bir makine istemiştim ama bu… farklı bir makineydi. İşimi hiç anlamadığımı düşündürmüştü bana. O mu haklıydı; ben mi acaba? Yıllardır yaptığım işi hiç bilmiyor olabilir miydim? Peki ama nasıl oluyordu da işimden kimse şikayetçi olmamıştı? Nasıl oluyordu da insanlar… bir gelen bir daha gelmiş miydi? Bazen… Çok az… Peki ben bunu dikkate almış mıydım? Ne yazık ki hayır… Sonunda mecbur kalmıştım… Utanarak da olsa, her şeyi tekrar öğrenecektim.
Etiket: uzay
02.01.2020
İçleri saman doldurulmuş çuval ve dallardan yaptığı birebir ölçülerindeki insan figürleriydi bütün işi gücü. Çuvalları kendi dokur, dalları kendi bulup yontardı. Yaptığı insanlardan başkasıyla konuşmazdı çoğunluk. Mahallenin delisiydi. Gerçi mahalleden çok kasabaya benzerdi orası. Oysa bir metropolün ucunda bir yerdi. İnsanlar onu pek sevmezlerdi. Hırçınlığından ziyade anlayamadıkları için… Her şeyi bilen bir adamdı onlara göre. Her şeyden anlardı; ama hırçındı işte. İnsanlara kötü davranırdı. Onun için de aşağılayamazlardı onu sıradan bir deliye yapacakları gibi. Onlara üstten baktığını her haliyle gösterdiğinden, onlar da istemeye istemeye kendilerinden üstün olduğunu düşünürlerdi. Böyle düşündüklerini bile bilmeden… Sık sık: “Yaptığım bu çuvalda dahi sendekinden daha …
14.10.2018
Merdivenlerden çıkıp koltuğa oturdu. Kemerler otomatik olarak ayarlandı. Güvenlik çubuğu, tıpkı bir eğlence parkındaki araçlarda olduğu gibi aşağı inip kitlendi.. Araç kapandı, tüm sistem kendisini otomatik olarak ayarladı. Sıra kontrol etmekteydi. Aracın tek yolcusu olan ona düşüyordu bu rutin görev. Rutin ama önemli bir görevdi çünkü uzaya gidecekti. İlk defa, tamamen yeni bir teknolojiyle çalışan bir aracın ilk yolcusuydu. İlk defa başka bir yıldıza doğru yolculuk edecek, ışık yılları aşacaktı. Roketler ateşlendi ve hafif bir sarsıntıyla uzaya çıkıverdi. Araçtaki tek gereksiz eşya bir balya samandı. Saatler süren toplantılara mal olmuştu bu balyayı götürmek. Her bir saman çöpü teker teker kontrol …
01.11.2017
Ellerinin arasında ince bir çubuk tutmaktaydı. Çubuğun ucunda da garip bir cihaz vardı. Ne olduğunu, nasıl çalıştığını bilmediği bir cihaz. Kargoyla gelmişti kendisine. Bilmediği bir kargo şirketinden, bilmediği bir bölgeden… Hizmet kusursuzdu. Paket, cihazın yapıldığı malzeme… Emin değildi; ama galiba platinden yapılmıştı gövdesi. Üç küçük yuvarlak da bir yerde rastlantıyla okuduğuna göre çok nadir bulunan siyah inciden yapılmışa benziyordu. Tıpkı okuduğu makaledeki fotoğrafa benziyordu çünkü. O kadar ince bir işçiliği vardı ki, ne işe yaradığını öğrenemese bile süs eşyası olarak koyabilirdi vitrinine. Epey de dikkat çekerdi. Bir düğme falan görünmüyordu ama belki inciye benzettiği topçukları itmeyi, çekmeyi ya da çevirmeyi …