05.01.2020

Bir radyo tasarlamıştı gençken. Radyo programlarına doğrudan katılıp söyledikleri bir şeye karşılık verebilmek için. Radyoya bağlanıyor, saniyeler içinde sözünü söyleyip çıkıyordu. Babaannesinden esinlenmişti. O da dizileri izlerken devamlı kafa ütülüyor, laf atıyordu oyunculara; ama onlar canlı yayınlanmadığından öyle bir şey yapamazdı. Bu aletin sadece onda olması ve sinyallerin izlenmesini engellemiş olmak çok büyük bir güç vermişti ona. Artık televizyonlara da girebiliyor, sesini değiştiren bir yazılım kullanarak söylemek istediklerini söyleyebiliyordu. Ekran karanlık oluyordu o zamanlar. Mesela haber bültenlerini sunan kişi bile görünmüyordu. O sözünü söyleyip bitirene ve yayından çıkana dek… Söyleyecek çok sözü vardı. Çok… Zaten o yüzden böyle bir cihazı …

Okumaya Devam Et

06.12.2017

Konuşmayı sevmiyordu. Kimseyle… Belki kendi kendisine… Gülmeyi seviyordu ama. İnsanlara gülmeyi seviyordu. Sadece konuşmak gereksiz geliyordu ona. Bir gün bir dergide bir makale okumuştu. Kargalar, papağanlar, maymunlar ve filler diğer hayvanlara göre zekiydi ve bunun nedeni topluluk halinde yaşamalarıydı. Yani bu insanlar için de geçerliydi. Ne kadar iletişim kurarsan o kadar zeki olurdun, beynin o kadar çok gelişirdi. Bu kadar basitti. En azından bu araştırma ve türevleri böyle söylüyordu. Oysa o iletişim kurmayı sevmezdi. Toplumla belli bir iletişimi de yoktu. Yani en aza indirgemişti her şeyi. Peki zekası? Ona göre gayet iyi çalışan bir zihni vardı; çünkü insanları, daha doğrusu …

Okumaya Devam Et