15.02.2018

Bizi yatıştıran, gözyaşlarımızı silen ya da en azından ‘ağlama,’ diyen birisi olmasa ağlar mıydık acaba? Hep merak ederim bunu. Çocukluktan başlar bu. Ne kadar yatıştırmaya çalışırsan çocuk o kadar çok ağlar. Sokakta oynarken daha kötüsü gelir başına ama gıkı çıkmaz mesela. İşte bu aralar hiç ağlayamamamın sebebi de beni teskin edecek birisini bulamamış olmam. Gerçi erkekler ağlamaz bizim memlekette… Erkek yatıştırılmaya ihtiyaç duymaz da mı ağlamaz? Neden ağlamaz erkekler? Hep koruyan, yatıştıran mı olmak zorundayız? Oysa nasıl maymunlar birbirlerinin bitlerini ayıklayarak sosyalleşiyorsa, biz de birbirimizin gözyaşını silerek sosyalleşiyoruz işte. Tevekkeli değil, erkekler pek sosyal değil. Ben de öyle işte… Kimseyle …

Okumaya Devam Et

06.12.2017

Konuşmayı sevmiyordu. Kimseyle… Belki kendi kendisine… Gülmeyi seviyordu ama. İnsanlara gülmeyi seviyordu. Sadece konuşmak gereksiz geliyordu ona. Bir gün bir dergide bir makale okumuştu. Kargalar, papağanlar, maymunlar ve filler diğer hayvanlara göre zekiydi ve bunun nedeni topluluk halinde yaşamalarıydı. Yani bu insanlar için de geçerliydi. Ne kadar iletişim kurarsan o kadar zeki olurdun, beynin o kadar çok gelişirdi. Bu kadar basitti. En azından bu araştırma ve türevleri böyle söylüyordu. Oysa o iletişim kurmayı sevmezdi. Toplumla belli bir iletişimi de yoktu. Yani en aza indirgemişti her şeyi. Peki zekası? Ona göre gayet iyi çalışan bir zihni vardı; çünkü insanları, daha doğrusu …

Okumaya Devam Et