Kırmızı bir görüşle uyandım uykumdan. Gözlerim mi kanamıştı? Ya da ne bileyim, ince, kırmızı bir örtüyle me örtülmüştü bilinmez bir şekilde? Hayır… Her şey gayet normaldi. Sadece her şeyi kırmızı görmekteydim. O gün işimden izin alıp doktora gittim. Özel bir hastaneye. Doktor hiçbir sorunun olmadığını söylüyordu. Ben de aynı hastanedeki nöroloğa gittim. Yapılacak her şey yapılmıştı o bir hafta içinde. Gerektiğinde izin alarak bu işi halletmeye çalışmıştım ama hiçbir şey yoktu vücudumda. Hiçbir şey bulunamamıştı. Aylarca kırmızı gördükten sonra, her şeyin kırmızı olmasına alışmaya başladığımda, kırmızının dışındaki tüm renkleri unuttuğumda yani, yeni bir renk görmeye başladım. Sonra bir tane daha… …
Etiket: kırmızı
22.12.2019
‘Hayatımızdaki Handikaplar Festivali! Yılın ilk gününde yapılan bu festivale herkes davetlidir. Herkes hayatında aştığı bir engeli, maddi ya da manevi, temsil eden bir nesne getirecek, semt ve şehir meydanlarına bunlar yığılıp önce üzerlerinden atlanıp; sonra da yakılacaktır…’ Yıl iki bin iki yüz seksen yedi idi ve böyle bir festival yapılıyordu ülke genelinde. Tevekkeli değil çağ yuvarlak demişti ünlü bir bilge. İlkel çağlarda yapılan hasat festivallerinden hiçbir farkı yoktu bu festivalin. Sadece Handikap Festivali olmuştu adı. Türkçe bile değildi bu isim. Yine de babasının malı gibi sahiplenmişti halk onu. Tuhaftır, git gide daha az şey yakılır olmuştu. Öyle ki, bir yıl …
26.06.2018
Kırmızının zıddı nedir? Kanın zıddı yani? Yara kabuğu mu? Yani koyu kahverengi mi? Öyle olsa bile kanın kurumuş hâli nasıl onun zıddı olabilir? Aslında… Ondan başkası da olamaz herhalde. Bir şeyin zıddı kendisinin olmayışıyla açıklanıyorsa, kendisiyle açıklanıyordur aslında. Kanın zıddı, yani kanın zıddı olacaksa o da kanın kurumuş hâliyle, yani yara kabuğuyla açıklansa tuhaf karşılanmaz. Oksijenini almış damarlara gönderirken kırmızı olan kan, bir yara yüzünden dışarı fırlayıp daha çok oksijen almasıyla bir kat daha kızarır. Kendi halindeyken bir şekilde kendisine ve oksijen taşıdığı hücrelere yetmektedir işte. Oysa açık havadaki fazla oksijen her şeyi bozmuştur. Gerçi aslında suç oksijende değildir; Ne …
22.01.2018
Kıpkırmızı bir elmayı koparmıştım ağaçtan. O ağaçtaki en güzel elmayı… Yıkamamıştım. Nasılsa hiçbir doğa dışı şeyin uğramayacağı bir yerdi burası. Her şey doğaldı. Elmayı kazağımda parlatmış ve ısırmıştım. Ağzıma yumuşacık şeyler gelmişti. Elma kurtları. Onlarca elma kurdu… İşte bu doğal değildi. Bir elmada en fazla iki kurt olmaz mıydı normalde? Oysa ağacın en sağlıklı elmasında onlarca kurt bulmuştum ben.
08.12.2017
Kırmızıyı çok severdi. Tepeden tırnağa kırmızı giyerdi. Sadece ayakkabıları siyah olurdu. Ortalarda görünmesini gerektiren bir işi yoktu. Radyocuydu. Sakin bir sesi olan; ama şu buğulu sesli bildik radyoculardan olmayan bir radyocu… Aslında psikoloji okumuştu ve radyoda rumuzla arayan insanların dertlerini dinleyip onlara sorular soruyordu. Programının adı da “Salyangoz”du. Kulaktaki işitme sinirlerinin olduğu bölge… Her gece 02.00 ile 03.00 arasında program yapardı ona ihtiyacı olacak insanların bir türlü uyku tutmayan insanlar olduğunu düşünerek. Doğruydu. Epey dinleyicisi vardı. Ülkede epey uykusuz insan olduğunu gösteriyordu bu da. Neler anlatmamışlardı ki ona! Tedavi olma umuduyla değil, dinleyen biri bulma mutluluğuyla anlatıyorlardı anlatacaklarını. Sadece üzüntülerini …