Oturmak ve hiçbir şey yapmamak ona göre bir şey değil. O da ne olursa olsun boş kalmamaya çalışıyor. Oturduğu zamanlar afakanlar basıyor çünkü. Akciğerleri kıpırdayıp nefes almak için kendisini açmıyor havaya. Öyle olunca da panik yapıyor işte. Hapse düşmüştü on yıl boyunca. O zaman bile bir sürü şeyle uğraşmıştı. Etliye sütlüye karışmamıştı ki tecrit cezası yemesin. Şimdi hapisten çok daha büyük bir dert var başında. Can sıkıntısı… Ne yapacağını bilmiyor. Bir şey yaparken de bu defa da panik, can sıkıntısına karışıp onu parçalıyor. O da çareyi unutmakta buluyor. Beyni sağ olsun, hayatta kalması için yapabileceği tek şeyi yapıyor. Unutuyor ve …
Etiket: sıkıntı
20.05.2018
Canı sıkılıyordu ve yapabileceği hiçbir şeyin can sıkıntısını geçiremeyeceğini biliyordu. Bir tek şey hariç. Onu yaptığı taktirde can sıkıntısı gidecekti ama diğer tüm şeyler de gidecekti onunla birlikte. O da can sıkıntısını geçici olarak unutturan ya da azaltan şeyler yapıp hayatına devam etmeyi tercih etmişti. Öldüğünde, mezarına “Zaten canı sıkılıyordu,” yazmalarını vasiyet etti. Zaten canı sıkılıyorduysa neden yaşamaya devam ettiğinin kesin hiçbir açıklaması yoktu.
01.12.2017
Canı sıkkındı. Öyle sıkkındı ki, eğer sıkıntısını içinde tutarsa kalbi, yüreği değil kalbi, ciddi ciddi patlayabilirdi. Kan basıncı yükselirdi ve hoop… Birisiyle konuşmalıydı. Hiç kimse de yoktu çevresinde konuşabileceği. Amaçsızca yürürken bir parkta soyut bir heykele rastladı. Sfenkse benzeyen bir heykel… Vücut parçaları üçten fazla yaratıktan alınma bir sfenkse… Heykelin önüne geldi ve konuşmaya başladı. Kendisinden, sıkıntısından, insanlardan bahsetti. Konuştukça konuşuyordu. Soluğu tıkansa, ağzı kurusa da konuşuyordu. Kimseler uğramıyordu oralara o vakitler nasılsa. Bir ayak sesi duyana kadar konuşmaya devam etti. Ertesi gün yine gitti oraya. Yine kaldığı cümleyi tamamlayarak devam etti konuşmasına. Yine bir ayak sesi duyana kadar devam …