01.08.2025Ayaklarının dibinde küçücük bir toprak kabartısı vardı. Bir cenaze… Tek başınaydı. Yanında diğer insanları istese bile kimse bulunmayacağını biliyordu. Diğer insanlar kimlerdi, onu bile bilmiyordu. Bet bir sesle okunan ezanın sesi duyuldu. Öfke birden içinden fırlayıverdi. Duyulan ezan sesin aniliği korkutmasa, öfkesini yerinde tutabilir, en azından birkaç dakika daha sakince oturtabilirdi. Oysa öfkesi, göğsünün ta ortasındaki yerinden fırlamıştı bile. Ağzını açtı, açmasa daha kötüsü olacaktı. Bir uluma koyuverdi. Uzaklardan bir sokak köpeği ulumasına karşılık verdi. Ezan susmuştu. Yani köpek ezana uluyor olamazdı. Bir daha uludu. Köpek… O… Köpek… Köpek git gide yaklaşıyordu. O uluyor, köpek uluyordu. En son yanına kadar gelen köpeğin önüne çömeldi. O küçücük kabartıyı eşelemeye başladı. Küçücük bir kabartı olsa da bir türlü bitmek bilmiyordu. Köpek de ona yardım etmeye başladı. Bir o eşeliyordu, bir köpek. Beyaz bir mendile sarılı bir şey çıktı toprağın altından. Köpek onu bekledi. O parmak uçlarıyla mendili alıp açtı. Çiğ kırmızı bir kalp çıkmıştı topraktan. Damarları bir yerinden özensizce kesilmişti. Ona iyi davranılmadığı belliydi. Kalbi köpeğe zarifçe ikram etti. Köpek keçeleşmiş kıllarına tezat bir zarafetle yemeye başladı. Son lokmayı, aynı zarafetle ona ikram eden köpeğin ağzından alıp kendisi yedi. Toprağı ayağıyla düzleştirdi. Köpek de ona karınca kararınca yardım etti. Sonra, ikisi de kendi yollarına gitti.

Ayaklarının dibinde küçücük bir toprak kabartısı vardı. Bir cenaze… Tek başınaydı. Yanında diğer insanları istese bile kimse bulunmayacağını biliyordu. Diğer insanlar kimlerdi, onu bile bilmiyordu. Bet bir sesle okunan ezanın sesi duyuldu. Öfke birden içinden fırlayıverdi. Duyulan ezan sesin aniliği korkutmasa, öfkesini yerinde tutabilir, en azından birkaç dakika daha sakince oturtabilirdi. Oysa öfkesi, göğsünün ta ortasındaki yerinden fırlamıştı bile. Ağzını açtı, açmasa daha kötüsü olacaktı. Bir uluma koyuverdi. Uzaklardan bir sokak köpeği ulumasına karşılık verdi. Ezan susmuştu. Yani köpek ezana uluyor olamazdı. Bir daha uludu. Köpek… O… Köpek… Köpek git gide yaklaşıyordu. O uluyor, köpek uluyordu. En son yanına kadar …

Okumaya Devam Et

19.03.2025

Çalma listemi karışık modda oynatıyorum. Onu, o şarkıyı bekliyorum ama bir türlü çalmıyor. O hiç bilmese de ikimizin şarkısını… Zaten umutsuz bir sondan başka bir ihtimali olmayacak bir şeye dair bir şarkı çalsa ne olacak çalmasa… Yine de… Her şeyin sonu yok olmak değil midir? Ama sonra… Yeniden, başka şekilde de olsa doğmak… Tamam işte. olası aşkımız daha kısa süre bile olsa, en azından birimizin yüreğinde bile olsa doğabilecekken neden olmasın? O şarkı neden çalmasın? Sonraki şarkı… Sonraki…. Bir sonraki… Şarkı listesine de bakmıyorum ki, hangisinin çalacağını bilmemek oyunun bir parçası. Yıllardır bir türlü unutamadım. Her an anımsamadım tabii, öyle …

Okumaya Devam Et

14.03.2025

O hoş bir gülümsemeyle yüzüme bakarken geride kalan birkaç saniyeyi öylece unutuveriyorum. Nrydi? Ne olmuştu da bana gülümsemişti, hatırlamıyorum. Afallıyorum. Sonra aklıma ilk gelen şeyi söyleyiveriyorum. “hıhı…” Onu onayladığımda gülümsemesi biraz daha büyüyor. Bana büyü falan mı yapıyor? Neyi onayladığımı düşünmeye çalışıyorum, zorlamamaya karar verip kendimi gülümsemesine kaptırıyorum. Kötü bir şey istiyor olamaz, ona güveniyorum. Kolay güvenen bir insan olmasam da onu çok iyi tanıyorum. “Tamam o zaman,” diyor. “Haydi gidelim.” “İş ne olacak?” “Boş versene, ben de geleceğim nasıl olsa.” “Kim kalacak dükkanda?” “Zaten kimse gelmiyor ki, kapatıverelim birkaç saat işte.” “Peki öyleyse. Nereye gidiyorduk ki biz?” Yüzüme tuhaf …

Okumaya Devam Et

19.06.2023

Başını kaldırıp yukarı baktı. Bir şey görmeyi beklemiyordu. İstediği şeyi göremeyeceğini biliyordu. Ümidi… Onun tarafından sevilmek konusunda zerrece ümidi yoktu. Ama bir gün bu o anki kadar önemli olmayacaktı. En azından bunun bilgisiyle teselli olabilirdi değil mi? Öyle olmayacağı belliydi ama bunu aklına getirmek bile kendisini geleceğe hazırlamak doğrultusunda işe yarayabilirdi. En azından yüzünü geleceğe dönebilirdi. Olmuyordu. Tek gördüğü şey onun yüzüydü. İfadesiz, ona karşı umursamaz çehresinin karşısında ruhu eğiliyordu. Dağılmıyordu ama. Çok şükür… Kötü birisi değildi o. Sadece, umursamazdı. Hoş umursasa ne değişecekti? Onu sevmemeye devam edecekti. En azından bu şekilde hiçbir surette ümit etmiyordu. Bu da aslında onun …

Okumaya Devam Et

11.03.2023

Bir gümüşçüde görünmez ama tanıdık ellerle değiştirilmiş, bir kolye şekline sığdırılmıştım. Kurtulmam, kendi biçimimde özgür olabilmem için gereken, benim için uygun bir kadın ve bir erkeğin beni beğenmesiydi. Umarım bu iki kişi bir çifti oluştururdu. O zaman işim çok daha kolaylaşırdı. *** O gün bir çift olmak şöyle dursun, birbirlerini bile tanımayan iki kişi gelmişti dükkâna. Bir kadın ve bir erkek. Başkalarıyla evli değillerdi bereket. İkisi için de parlayınca yanıma yaklaştılar ve bana uzandılar. Elleri birbirlerine çarptığı an fark etmişlerdi birbirlerini. Eh, gözlerini kamaştırmıştım ikisinin de. Som gümüş bir zincir, yakut kırmızısı, taş bir kalbi saran aynı zincirden örülü bir …

Okumaya Devam Et

25.11.2019

Soğuk bir makinede çarpıyordu. Yaşamaya çalışıyordu ama ne bir şey pompalayabiliyordu ne de ısınabiliyordu. Zaten eğer sıcak kanı pompalayabilseydi ısınabilecekti. İşini yapamadığı için üşüyordu. Ne oluyordu? En son yaşadıklarını hatırlamaya çalıştı. Bir çocuğun isteği üzerine bir yere gitmişti. Çocuğu tanımıyordu; ama sokakta yaşayan bir çocuk olmalıydı. Üstü başı perişandı ve kokuyordu çünkü. Çocuk ona “Bir kediyi kurtarmak ister misin?” diye sormuştu. O da tabii ki onaylamıştı. Neden istemesindi ki? Bunun üzerine çocuk onu önüne katmış ve kendisinin aksine tertemiz bir yere götürmüştü. Onu derken; bir parçası olduğu kadını… Ameliyathane gibi bir yerdi burası. Çocuktan başka kimse yoktu. Ve masada yatan …

Okumaya Devam Et

14.06.2018

Erkenden uyanmak benim için oldukça normaldi. Güneşin doğması, uyanmam için yeterliydi. Oysa o gün öğleye doğru uyanmıştım ve bir gün öncesi hakkında en ufak bir şey hatırlamaz bir halde bulmuştum kendimi. Bir gözlük takmaktaydım ki hayatımda başka birisinin gözlüğünü şaka yolu gözüme takmak dışında kullandığım vaki değildi, elime de bir not kağıdı yapıştırılmıştı etiket gibi. Kağıdın üzerinde de kıvrımlı harflerle; “Gözlüğü çıkartma,” yazılıydı. Neden çıkartmayacaktım, onu yazmıyordu. Böyle şeylerden nefret ederdim oldum olası. uyarının nedenini söylemezlerse çoğu kez dinlemezdim; ama bu kez, içimden bir ses, gözlüğü çıkartmamamı söylüyordu. Ve benim nedenini anlamadan dinlediğim tek şey içimdeki sesti. Telefona baktım. Gerçekten …

Okumaya Devam Et

24.05.2018

Çok güzel gülüyordu ve bu, gülüşünün her hecesi, yüreğimi hoplatıyordu. Sanki her defasında çok yüksek bir yerde bungee jumping yapıyordum. Tek farkla ki, bunu yaparken midem bulanmıyordu. Sadece sarsılıyordu. İyi bir şekilde… Ha bir de kalbime bir gülün dikeninin batması gibi bir acı saplanıyordu. Bungee jumping yapan birisi bu tür bir şey hissetmezdi. Onu seviyordum. Ona aşıktım! Üstelik çok iyi iki dosttuk. Anladığım kadarıyla o da beni seviyordu ve… bana aşıktı… Bunu birbirimize söylememiştik. ne gerek vardı ki? İkimiz de gerçeği biliyorduk. Yıllar geçmişti. İki çocuğumuz büyümüş, küçük kızımızın bir oğlu olmuştu. Yani torunumuz… Biz bir kere bile birbirimizi sevdiğimizi …

Okumaya Devam Et

01.12.2017

Canı sıkkındı. Öyle sıkkındı ki, eğer sıkıntısını içinde tutarsa kalbi, yüreği değil kalbi, ciddi ciddi patlayabilirdi. Kan basıncı yükselirdi ve hoop… Birisiyle konuşmalıydı. Hiç kimse de yoktu çevresinde konuşabileceği. Amaçsızca yürürken bir parkta soyut bir heykele rastladı. Sfenkse benzeyen bir heykel… Vücut parçaları üçten fazla yaratıktan alınma bir sfenkse… Heykelin önüne geldi ve konuşmaya başladı. Kendisinden, sıkıntısından, insanlardan bahsetti. Konuştukça konuşuyordu. Soluğu tıkansa, ağzı kurusa da konuşuyordu. Kimseler uğramıyordu oralara o vakitler nasılsa. Bir ayak sesi duyana kadar konuşmaya devam etti. Ertesi gün yine gitti oraya. Yine kaldığı cümleyi tamamlayarak devam etti konuşmasına. Yine bir ayak sesi duyana kadar devam …

Okumaya Devam Et