17.12.2019

İki ayrı yerde de aynı görevliler vardı. İnsanlar aynıydı, mekan aynıydı. Sadece insanların zihinlerine yerleştirilen görüntü farklı olmalıydı. Tuhaftır, yüz ifadeleri bile aynıydı insanların. Oysa mekanların farklı olması gerekiyordu. İkisi iki aşırı uçtu. Birisi cennet, diğeri cehennemdi. Evet, melekler bile birer bürokrata benziyorlardı. Hani o nur yüzlü cennet melekleri? Nerede o zebaniler? Huriler nereye gitti? Ya da gılmanlar? Yoktu. Karikatürize bir şekilde takım elbise falan giymeseler de; her halllerinden üstlerinde bürokratik bezginliklerini taşıyan memur melekler dolaşıyorlardı ortalıklarda. Ellerinde tutanak defterleri, diğer ellerinde son derece lüks kalemleriyle mutsuzdular. Bir de bazı doktor kılıklı yaratıklar fink atmaktaydılar insanların çevrelerinde. Üzerlerinde önlük, insanların …

Okumaya Devam Et

25.12.2017

Ölmek üzereydim. Bir ormanda avlanırken hem de. Yanımda hiç kimse yokken. Ne demeye bir ormana tek başıma gitmiştim ki? Keşke şu saçma sapan iddiaya girmeseydim. Kime neyi kanıtlamam gerekiyordu! Ben özgüvensiz miydim ki böyle kendimi insanlara kanıtlamaya, saçma sapan iddialara giriyordum? Neymiş, kadınlar ava tek başlarına çıkabilirmiş. Evet, çıkabilir… Eee, ne oldu yani şimdi? İddiayı kazandım da ne oldu? Acaba mezarımdan kalkıp ona “Yılan sokmasaydı kazanacaktım,” diyebilmemin bir yolu var mıydı? İşte ben böyle bir insandım! Bu tür bir salaktım! Yahu ölüyordum be, ölüyordum! Ve hala iddiayı kazanmanın peşine düşüyordum. Kazandığımı kanıtlamamın… İddiaya girdiğim adamı sevdiğimi bile söyleyememiştim üstelik. Son …

Okumaya Devam Et

06.11.2017

Güneşin ilk ışıkları görünmeden kalkardı. Şehir merkezinin tam ortasında, en civcivli yerinde bir gökdelenin en üst katında özel, küçük bir bahçe keşfetmişti. ne gökdelende ikamet ediyordu ne de bir tanıdığı gökdelende yaşıyordu. Bir iş görüşmesinde görmüştü bahçeyi. Ne yapıp ne etmiş, bir anahtar kartını aşırıp oraya girmek için insanlara bir sürü bahane hazırlamıştı yedeğinde. Gerçi kimse sabah erkenden onun orada ne işi olduğunu merak edecek durumda olmazdı. Herkes işine yetişme telaşında oluyordu nihayetinde. Bahçenin kime ait olduğunu hâlâ bilmiyordu. Bilse ne olacaktı ki? Hâlâ işsizdi. Hiçbir saygınlığı, karizması yoktu. Bir haftaya kadar kira vermezse evsiz de kalacaktı. Zaten tek başına …

Okumaya Devam Et