Herkes birbirinin üstüne yığılmış, görevini yapma telaşına düşmüştü. Bir tek yer ve binlerce insan vardı. Bunun için kuyruk ölümüne uzundu. Zemin, insanlar kuyruktaki yerlerini bırakamayacaklarından dışkıyla kaplanmıştı. Sıralarını savan insanlar da zemini temizlemekle uğraşıyordu. İnsanlar liderlerini seçiyordu. Eskisi gibi bölgesel değildi. Artık politikacılar çok daha dürüsttü. Mühürde mürekkep bile yoktu. Kağıtlara yazık olmasın diye hiçbir kağıt da yoktu ortada zaten. Mühür bir tür bilgisayar faresi, kağıt da basit bir el terminaliydi. Henüz on sekizine girmiş genç, terminal ekranındaki isimlere baktı. Bu isimlerden hiçbirini tanımıyordu ama fotoğrafik hafızası tüm isimleri anında zihnine kopyalamıştı. İçlerinden rastgele birisine mührü basıp seçim sonuçlarını beklemeye …
Etiket: dışkı
23.06.2018
Kuşlar ve sincaplar adına! bu ormanda çok mutluyum! Bundan beş yıl önce, kalabalık bir şehirde çalışıyordum. Hem de bir çöpçü olarak… En sevdiğim çöpler hayvan dışkılarıydı. Köy özlemimi gideriyordu kokuları. En sevmediklerim de pet şişeler… Çıkardığı sesten nefret ediyordum. Kağıtlar ve yemek artıkları da hoşuma gidiyordu. İşimden memnun olmasam da idare ediyordum işte. Ta ki, hayvan imha bölümüne ‘terfi’ olana kadar… İşte o zaman derhal, bir tek hayvan öldürmeden istifa ettim ve yerimi hayvanları işkence ederek öldüren bir sapığa devrettim. Ama ben mutluydum. Köyüme gidip yerleşmiştim. Şu an da alnım ak bir şekilde burada yaşamaktayım.
10.06.2018
Yavru akbaba yuvasından çıkmazsa öleceğini biliyordu. Anne ve babası gelmemişti ve tek başına kalmıştı. Diğerleri ya düşerken ya da açlıktan ölmüştü. Zaten yuvadakilerin leşlerini yiyerek hayatta kalmıştı. Kanatları da uçabilecek olgunluğa gelmişti ölen kardeşleri sayesinde. Öyleyse uçmalı, başka leşler aramalıydı. Leş yiyerek beslenmek zorundaydı yavru akbaba. Kimse onun seçimini sormamıştı ki. Zaten sorsaydı da başka bir tercihi olmazdı. Annesi söylemişti; “Herkes seni leş yediğin için yargılayacak, takma kafanı,” diye. Sesinde ezeli bir bıkkınlık vardı bunu söylerken. Gerçi çoğu zaman öyleydi. Bıkkın olmadığı zaman da öfkeli olurdu annesi. Muhtemelen her adımında, yediği her leşte yargılanmasıydı öfkesinin sebebi. Diğerlerinin yargılaması önemli değildi. …