30.04.2020

Ayak parmaklarımdan birisi kopmuştu. Bir kazaydı; ama sanki kendi isteğimle olmuş gibi parmağımı bana vermelerini söyleyip onu etlerinden ayırmış, iki boğumun kemiğinden iki zar oymuştum. Altılı, küçük zarlar… Bir karar veremediğimde o zarları atıp çeşitli koşullar belirleyerek; zarlar hangi koşula uyarsa ona göre veriyordum kararımı. Kendi vücudumdan çıkma bir şeye göre… Ama bir gün kaybettim onları. Muhtemelen birisi çaldı benden. Onlara verdiğim değeri bilen birisi… Zaten birisi biliyordu bunu. Bir tek kişi… Kayboldukları gün o da kaybolmuştu çünkü. İşte o günden sonra, hayatımı parmak kemiklerinden yaptığım zarları aramaya vakfettim. Onlar sadece parmak kemiklerim değildi. Onlar irademi oluşturuyordu. Onlara yüklemiştim karar …

Okumaya Devam Et

08.04.2020

Karyolasından çıkmak için elini insan kemiklerinden yapılmış korkuluklara götürdü, onlardan destek alıp üzerinden atlayarak çıktı. Kapısının tokmağı da kemiklerden yapılmıştı. İdam edilmesine karar verip infazı kendi elleriyle uyguladığı insanların kemikleriydi bunlar. Onlarla yaşayarak onları unutmamayı, kararlarının bedelini ödemeyi düşünmüştü böyle yaparken. Başlarda işe yaramıştı da… ama şimdi kemikler gözünde onlara tutunup destek alacak kadar sıradanlaşmıştı. Evet, insanları infaz etmek kirli bir iş olduğundan böyle bir şey yapmadan defalarca düşünüyordu ama o kemikler gözünde materyalden ileri gitmiyordu artık. Başka bir şey yapmalıydı. Yine de; ne yaparsa yapsın biliyordu ki, liderliği bırakmadığı taktirde hiçbir şey değişmeyecek, eninde sonunda ona da alışacaktı. O …

Okumaya Devam Et