18.08.2018

Abanoz ağacını oyarak neredeyse yekpare bir sandal yapmak, hiç mi hiç kolay değildir. Bu, insanın on yıllarını alabilir. Abanoz ağacının her zerresiyle ayrı ayrı uğraşman gerekir çünkü. Öylesine sert, öylesine inatçıdır… Gerçi böyle bir şey yapmaya bir insanın neden gerek duyacağı anlaşılır şey değil ama… O öyle yapmıştı işte. Üstelik teknesinin pruvasına onun heykelini oymuştu tüm gerçekliğiyle. Neden? Ona aşık olduğu için mi? Hayır. Onun sevgisini ya da onayını kazanabilmek için mi? Yok, o da değil… Zaten heykelini yaptığı insan çoktan ölmüştü. Sebep de oydu. Onu öldürmüş olmanın suçluluğu… evet… Onun ölümüne istemeyerek de olsa bizzat sebep olmuştu ve bunun …

Okumaya Devam Et

07.02.2018

Kalabalıkta fokurtu sesleri duyulmuyordu. O, yine de elleriyle marpucu kavrayarak sipsiyi dudaklarının arasına alıp derin bir nefes çekti. Fokurtunun titreşimi bile mesdolması için yeterliydi. Bir elini marpuçtan çekerek kendi yapımı olan bir tozu saf suya karıştırmasıyla oluşturduğu bir çözeltiye uzattı. Bu çözelti suya atıldığı an çözülüyor, görünemez, koklanamaz ve tadılamaz hale geliyordu. Bu çözeltiyi bu şekilde tasarlamasının nedeni tüm içecekler arasından sadece suyun tadını beğenmesiydi. Çözeltiyi yudumladıktan sonra yüzünde garip bir gülümseme belirdi. Hayatta ihtiyaç duyacağı her şey bunlardan ibaretti işte. Kalabalık, tütününden marpucuna kadar kendi imal ettiği, çekildiğinde fokurtusunun titreşimini hissedebileceği bir nargile ve yudumlamakta olduğu çözelti… Kontrolünde olmayan …

Okumaya Devam Et