10.11.2023

Bir piyanonun söylemeye çalıştıklarına kulak verirken keman başladı. Piyano onunla devam etti konuşmaya. Bir ayrılıktan mı bahsediyorlardı? İnsan kendi yaşantısına göre yorumlarmış müziği ama öyle değildi. Yakın zamanda ayrılık yaşamamıştım. Hatırladığım kadarıyla canımı hâlâ sıkan bir ayrılık yoktu. Yine de müzik ayrılıktan bahsediyordu. Demek ki o kadar güçlüydü. Yumuşak ama güçlü… Kulaklarımı kim bilir kaç yıl önce yapılan bir kayıtla dolduruyor, beni etkileyebiliyordu. Gerçekten etkileyebiliyor muydu? Sadece kendisini duyuruyordu aslında. Bittiğinde ismini ya da melodiyi anımsayabileceğimi pek sanmıyordum. Belki ileride tekrar işittiğimde bu melodi hakkında bir şeyler düşündüğümü bile zar zor anımsayacaktım. Her şeyi anımsamazdı insan. Her şey onu aynı …

Okumaya Devam Et

12.08.2019

Bana büyüyünce ne olacağımı sorduklarında garson olacağımı söylemek hiç aklıma gelmemişti. Bir şeyleri birilerine ikram etme, daha da geniş açıdan bakarsak hizmet etme fikrine bayılıyordum; ama garsonluk, mesela itfaiyecilik kadar özenilesi bir şey değildi. Özellikle de çocukken… Öyle olsaydı da; o zamanlar hoşlandığım şeyleri tespit etmek konusundaki isabetimin yetersizliği oldukça mümkündü. Kaldı ki, o yaşta bu tür bir çaba harcayan kaç kişi vardı ki? Birçok çocuğun bu yönde bir çabası olsa bile, ben o çocuklardan birisi değildim ne yazık ki. Sonuçta bir garson olmuştum ve bu mesleğin benim için biçilmiş kaftan olduğunu düşünüyordum. Aslına bakarsanız beni tanıyan herkesle bu konuda …

Okumaya Devam Et

07.10.2018

Yıllar önce, neredeyse pancar üstüne yazılmış olduğunu düşündüğüm bir kitap okumuştum. Pan ve pancar, parfümler, krallar ve dahi tanrılar… bir sürü şey vardı kitapta. O kitaptan aklımda pek az şey kaldı belki ama bir şekilde değiştim onu okuduktan sonra. Bir gün, bir zarf içerisinde, masum bir pancarın iş yerimdeki masamın üzerinde belirmesine kadar aklıma bile gelmese de beni değiştirebilmişti kitap bir şekilde. Pancar masumdu belki ama onu koyan? Neden koymuştu bu pancarı masamın üzerine? Zarfa neden bir şey yazmamıştı? Ertesi gün, kokmayan çünkü iyi mumyalanmış bir sincap konduruluvermişti masamın ortasına başka bir pancarla birlikte. Ondan sonraki günse bir keman yayı …

Okumaya Devam Et

01.10.2018

Asansörden indiğimde karşımda bir adam gördüm. Elinde çiçek, omzunda bir keman kutusu, bana doğru yürümekteydi. Çok, çok yakışıklıydı. Kemanıyla nice ruhları mest ettiği her halinden belliydi. Bir de buna hali tavrı eklenince, yaktığı canların haddi hesabı yoktu muhtemelen. Oysa ben ondan zerrece etkilenmemiştim. Yüzündeki gülümseme çalışılmış bir gülümsemeydi zira. Bir şarkıyı da hep aynı şekilde çalıyor olmalıydı bana kalırsa. Ruhu olmayan bir adamın nice ruhlar okşaması pek mümkün görünmüyordu bana; ama belli olmazdı bu işler. İnsandı bu. Çiftleşmek için yapılan bir çağrıya kitaplar yazıyor, benzetmelerini onun üzerine kuruyordu. Bir kum tanesine bakarak çölü görüyor, o çölün vahasında yemek yiyor, su …

Okumaya Devam Et

30.11.2017

Yay olmazsa keman, keman olmazsa yay müzik yapmaz. Garip bir kadının çaldığı keman sesiyle açmıştı gözünü dünyaya. Annesi huzursuz olmasın diye çalıyordu kemanı kadın. O ise, ayaklandığında yalpalaya yalpalaya, annesinin memesine değil de kemana doğru yürümüştü. O harikulade sesin karnını doyurmak, canına can katmak için olduğunu sanmış olmalıydı. Bunu anlayan kadın, hayatının her anında keman çalmıştı ona. Kadının kendisi farklı mıydı sanki? o da kemanla açmıştı gözünü dünyaya ve o da kemana doğru koşardı koşabilseydi tay gibi. İlginçtir, sanki kuyruk tellerinde müziği işlemişti. Onun kuyruk tüylerinden yapılan yaylar bambaşka bir ses veriyordu kemana. Belki inanması güç ama; reçine bile istemiyordu. …

Okumaya Devam Et