19.10.2018

“Rakına buz ister misin hanım kızım?” “Yok, buzsuz ve susuz içerim ben amcacığım, sağ olasın…” “Peki evladım, sağlığına.” “Sağlığınıza… Balıklar çok iyi kızarmış, ellerinize sağlık.” “Afiyet olsun. Senin bana yaptığın şeyden sonra lafı bile olmaz, Allah razı olsun senden.” “ne demek amca, benim işim bu.” “Olur mu yavrum, kim hiç tanımadığı bir insan için mesleğini tehlikeye sokar?” “Ben…” “Eh, o belli oluyor da; neden bunu yapıyorsun be kızım? Kendimi unutup senin için korkmaya başladım. Utanıyorum… Ya bir şey olursa diye yüreğim yerinden oynuyor. Vicdan azabı beni mahveder eğer öyle bir şey olursa. Hiç başlamasak mı acaba?” Fakir bir hanede, sallanan, …

Okumaya Devam Et

12.08.2018

Kendime bir söz vermiştim. Emekli olursam Antarktika’ya gidecek, barışın hüküm sürdüğü bir yerde nasıl yaşandığını görecektim. Her ne kadar kurak ve soğuk bir yer olsa da; barışın sıcaklığı olacaktı orada. En azından öyle hayal ediyordum. Bir kontrol etmeye değerdi. İşim gereği neredeyse dünyayı gezme fırsatı bulabilmiştim ve gittiğim hiçbir yerde barışı, dolayısıyla mutluluğu bulamamıştım. Bir ressamdım ben. İyi bir ressam ve aynı zamanda da resim eleştirmeni. Hem başkalarının eserlerini eleştirmek hem de kendi eserlerimin eleştirilmeleri için sergiler yapmak için, dünyanın dört bir tarafına gitmiş, sergi ya da ziyaretlerimin arasına gidilmesi gereken yerleri gezmiştim. Bu geziler, aslında hiç de herkesin gittiği …

Okumaya Devam Et

13.05.2018

Ateşin başında otururken; düşünceleri kıvılcımlar gibi dağınık ve gelgeçti. Bir yerden başlarken başka bir yerde başka biri başlıyor, birbirlerine karışarak bir oluyorlardı. Daha onlar birleşmeden; başka bir taraftan bir başkası baş veriyordu. Bu da bir kütükmüşçesine zihnini tüketiyordu. Düşüncelerini inip kalkan kaşlarından, açılıp kapanan gözlerinden ve buruşan yüzünden okuyabilir; kah ağzından verip; burnundan aldığı, kah burnundan verip ağzından aldığı, kesik kesik nefeslerinden dinleyebilirdiniz. Antik toplumlarda olduğu gibi, onun da ocağı hiçbir surette sönmezdi. Yaktığı ateşte asla kömür kullanmazdı. Çabucacık sönse de hep reçineli ağaç kullanmayı tercih ederdi. Konu ateşe geldi mi; bir Mecusiden daha çok severdi ateşi. Ne var ki, …

Okumaya Devam Et