Çantasından anahtarını çıkarttı ve eli titreyerek kapıyı açtı. Adeta anahtar onu evine kavuşturmak için sabırsızlanıyordu. Tanıdık ses eşliğinde açılan kapıdan anahtarı çıkarttı. Anahtar hemencecik delikten çıkmıştı. Şimdiden başka bir kavuşmayı arzu ediyordu sanki. Çantaya girdiğine üzülmüyordu. Ayaklarını paspasa koyarak içeri girdi. Ayakkabılarını orada bırakarak çıkarttı ve vakit geçirmeden onları yerlerine, ayakkabılığa benzer küçük rafa koydu. İki raflı mobilyanın üst rafından terliğini alıp ayaklarına giydi. Kapıyı yumuşakça kapattı sonra. Artık sığınağındaydı. Şarkı söylemeye başladı. Ve konuşmaya. Yaşadıklarını evinin değişen havasıyla, onu gördüğünde gerinen ve hafifçe yumuşayan duvarlarıyla paylaşmaya başladı. Etrafında insan olmadığından değildi. Epey arkadaşı vardı. Yine de evi özeldi. Ona …
Etiket: #ayakkabı
09.05.2020
Dıştan küçücük görünüp içerisi göründüğünün iki misli büyük olan dükkânları bilir misiniz? İşte otuz beş-kırk yaşlarını süren, biraz tıknazca olan, dağınık bıyıklı, gür ve dağınık kaşlı adamın ayakkabıcı dükkânı da böyle bir mekândı. Tabelasında, karikatürize edilmiş bir ayakkabının alt tarafı ve altında bir konuşma balonunun içinde ‘tok’ yazılıydı. Dükkânın ismi buydu ama sadece bir isim değildi bu. Latif Bey’in, yaptığı işin felsefesinin tezahürüydü. Latif Bey sattığı ayakkabıların hepsini kendisi yapardı. Bir kalıba göre üretmezdi. Modelleri de bulunmazdı vitrinde. Yaptığı ayakkabıları pahalı satardı; ama o ayakkabı ömür boyu garantiliydi. Latif Bey onları ucuza onarır, gereğinde üzerinde değişiklikler yapardı. Kendilerine uyan, her …