Ne işim var benim burada? Kendi hâlimde yaşayıp gidiyordum oysa. Sonra, bir anda, bu cehennemde peyda oluverdim. İnsanların uğradıkları bir yer burası. Dinlenmek için geliyorlar, yani onlara hizmet ediyorum. Eh, alışık olduğum bir şey sayılır. Ne de olsa ben de yollarını kaybetmiş, terk edilmiş çocuklara hizmet ediyordum bir zamanlar. Şimdiki gibi parayla olmasa da karşılığını alıyordum tabii. Kendi evim değil ama bu ev de hiç fena değil. En önemlisi güneş alıyor. Begonvillerin çiçeklerinden adeta evin duvarı görünmüyor. En azından bu eve gelenler bundan gayet memnun. Ne diyorlardı? … Nostaljik bir ev burası. Evet, bu ev de çok güzel görünüyor tabii …
Etiket: #masal
17.04.2024
“İyi akşamlar…” “İyi akşamlar hocam.” “Nasıl gidiyor?” “Fena değil hocam. Aslında hiç fena değil… Yine de fazla umutlanmamak lazım tabii.” “Bir şey mi keşfettin?” “Hani içlerinde metal bir sandığa benzeyen bir şey vardı ya…” “Evet…” “Onu açabildim.” “Nasıl? Bir zarar gelmedi değil mi?” “Olur mu hocam. Çok dikkat ettim açarken.” “Dikkat edeceğini biliyorum… Peki nasıl yaptın?” “Bir delik vardı ya… İşte onun içine mum akıtıp kalıbını çıkarttım ve yumuşak bir metalle o kalıba göre…” “Bazen ne kadar da aptal olabiliyoruz değil mi? Basit şeyler dururken… İşte ben senin basit olanı küçümsemeyişini seviyorum… “…” “İçinden ne çıktı peki sandığın?” “Bir yumurta… …
27.05.2020
Gündüzleri tüm gün yumurta topukları ve kehribar tesbihi ile boy gösterirdi Ekber Baba. Zenginden alır, fakire aynen verirdi. Kendisi de pek mütevazı bir evde yaşardı. Mahallenin tenha kısmında, boş bir arazinin yanındaki tek evde… Rivayete göre o boş arazi de onundu da meçhul bir sebeple orayı boş tutmak istiyordu. Tabii bunu söyleyen kimsenin elinde bir delil yoktu. Laf aramızda, bu rivayet doğruydu. Hatta Ekber Baba evine kimseleri almaz, diğer kabadayıların aksine tüm işini gündüz hallederdi. Gece tüm yetkiyi sağ kolu Kerim’e vermişti ama gece pek iş çıkmamasını sağlardı. Bunun bir tek sebebi vardı. Acuze Nene derler büyücü bir kadının yaptığı …
29.04.2020
Yerden bana gülümsüyor. Bir mask… Neden yerde acaba? Alsam mı? Çok yakışıklı bir adamın yüzü… Bebek yüzlü değil; ama karakterli bir yüz bu. Anlamlı bir ifadesi var. Sanki ‘Sana anlatacaklarımdan ben de emin değilim; ama bunları düşünmek, ölçüp tartmak hoşuma gidiyor,’ der gibi. Bana ne anlatacak acaba? Alsam mı yerden? Alacağım… Alıyorum… … Aldım. Maskın altında bir kaplumbağa varmış. Neden oraya girmiş ki? Bana ne canım. Sert deriden yapılmış maskı alıp yürüyorum. Bana anlatacağı şeyleri dinlemek istiyorum eve götürdükten sonra. Konuşacak, biliyorum. Evdeyim. Kapıyı açmak için anahtarı ararken ayağımın arkasına bir şey çarpıyor. Bir kaplumbağa… O kaplumbağa mı? Eğiliyorum, sanki …
22.04.2020
Başkaları için utanmaktan bıktım! Neden herhangi bir insan evladı için utanabildiğime hayret ediyorum. Ben niye utanıyorum? Mantıklı bir insanın asla yapmayacağı bir şey bu. Aslında ben de mantığımı kullanmayı bilen birisi olarak böyle bir şeyden neden ıstırap çekebildiğimi anlayamıyorum bir türlü. Yani neden savunduğumla yaşadığım bir olmuyor, idrak edebilsem muhtemelen çözerim sorunu; ama olmuyor işte, kendimi bir türlü anlayamıyorum. Başkasının bana yaptığı bir şey yüzünden ben niye utanıyorum yahu! Bu nasıl bir psikolojidir? İşte bakın, yine utanç içindeyim ve benimle hiç alakası olmayan bir konudan ötürü böyle hissediyorum. İntikam için küçülen arkadaşım yüzünden. Tamam, o benim arkadaşım ama benden ayrı …