01.11.2023

Kollarını kaldırdı ve ellerindeki pençeleri gösterdi. Sedef beyazlığındaki tırnakları uzun ve narin parmaklarında tuhaf duruyordu. “Gördün mü?” Fısıltısının normalliği korkutuyordu insanı. Öyle pençeleri olan bir şeyin insani bir şey yapmasi doğal olamazdı. Yirmi yıllık dostumdu üstelik. O eller bana kaç defa ihtiyacım olduğunda teselli olmuş, defalarca omur kemiklerimi kırarcasına sırtıma vurmuştu. O ellerle ne güzel yemekler yapardı. Az mı el kızartmaca oynamıştık çocukken… Rüya görmediğimi çoktan test etmiştim. Bu nasıl olabilmişti peki? Kaç yıllık dostuma bunu bile soramıyordum. Ondan ölümüne korkuyor, bir santim bile kıpırdayamıyordum. Şaka falan yapmadığını da biliyordum. Sanki hep bilmiştim pençelerini. “Sen de göstersene?” dediğinde de ağzımı …

Okumaya Devam Et

05.06.2023

Düşlerimi gerçekle bağlayarak sal yapmıştım. Hayatın içinde yüzebilmek için bu şarttı. Belki herkes böyle yapıyordu ama kaç kişi bunun ayırdındaydı ki? Ya da gerçekten kaç kişi düşlerini bağlamak için uğraşırdı? Birçoğu da sadece gerçekten oluşan bir sal yapmıştı. Düşlerden oluşan bir sala göre çok daha katı bir sal… Aman… Başkalarından bana neydi ki? O salı yüzdürürken öylece, sakince denizde yüzen birisini gördüm. Uzakta olduğu için sadece yetişkin bir insan olduğunu anlayabilmiştim. Sonra ona doğru çektim kürekleri ve yaklaştığımda onun ölmek üzere olduğunu anlayabildim. Ya da uyuduğunu… Hemen inisiyatif kullanıp su a atlayarak onu salıma çıkarttım. Dilerim emeklerim boşa gitmezdi de …

Okumaya Devam Et

02.01.2021

Fazla dürüsttü. Çok fazla… Ama söylediği her doğru şey, ondan hoşlanmama sebep oluyordu. Yok yok… Hoşlanmak fazlasıyla nötr kalıyordu ona olan hislerimi açıklamak için… Onu resmen arzuluyordum. Acımasızdı bazen; ama ben biliyordum ki o doğruyu söylüyordu. Bazen bana da yapıyordu bunu. Özellikle de kendisine. Sadece… Sadece çocukların yanında başkalaşıyordu. Yumuşuyordu. Değişiyordu işte. Bir gün ona her şeyi anlatmaya karar verdim. Anlattığımda cevabı tek cümleydi. “Ama ben seni sevmiyorum.” Bu cevabı bile onu bir kat daha arzulamama sebep olmuştu. Ben ona değil de doğruya mı aşıktım? Onu, yani birisinin kendi gerçeğini dürüstçe söylemesini mi arzuluyordum? Cevabı beni incitmemişti bile. Ona gülümsedim …

Okumaya Devam Et

11.06.2020

Hizmetlileri çağırmak için kullanılan türden tiz ve talepkâr bir sesi bulunan bir çanı vardı. Bazen bomboş ve küçücük, damı akan kulübesinde onu sallar ve birilerinin gelip ona hizmet ettiğini hayal ederdi. Bu saçma sapan çana hiç de azımsanmayacak bir para vermişti. Açlıktan ağzının koktuğu bir zamanda hem de. Kendi aç karnını doyurmaktansa birilerine emir vermek için kullanacağı, karın doyurmayan bir nesne aldığı için mi bu kadar açtı acaba? Bir gün, yine açlıktan karnı guruldarken; hayallerini doyurmak için çanı çalmaya başladığı bir an, gerçekten bir adam beliriverdi karşısında. Önce zihnindeki hizmetçilerin görüntüsünden görmemişti adamı. Gördüğünde de bir an hiçbir şey söyleyemedi. …

Okumaya Devam Et