31.01.2025

Bir parçası eksik olan bankta kaykılarak oturuyordum. Kaykılmak zorunda kaldığımı anlamadan önce hâlimden memnun olduğumu zannedebilirdi insanlar. Ve gözyaşlarımı görmeden önce. Umarım görmezlerdi ve beni mutlu farz ederlerdi. En azından insanların gözünde mutlu olabilirdim. Oysa değildim. Mutlu falan değildim. Bir ağacın dalında bir karga öttü ve ben o karganın gelip beni teselli etmesini diledim. Yanıma gelir, omzuma, pençeleriyle omzumu ezmeden o gücü ve ağırlığına inat yumuşacık tünerdi kanatlarından güç alarak. Onun için zor olurdu muhtemelen ama benim için bu küçücük fedakârlığı yapardı. Sonra, o güçlü gagasıyla gözyaşlarımı yumuşacık silerdi. Hiç uğraşmadan gözlerimi yuvalarından ayırabilecek kadar güçlü gagasıyla. Sonra sessizce öterdi. …

Okumaya Devam Et

01.11.2023

Kollarını kaldırdı ve ellerindeki pençeleri gösterdi. Sedef beyazlığındaki tırnakları uzun ve narin parmaklarında tuhaf duruyordu. “Gördün mü?” Fısıltısının normalliği korkutuyordu insanı. Öyle pençeleri olan bir şeyin insani bir şey yapmasi doğal olamazdı. Yirmi yıllık dostumdu üstelik. O eller bana kaç defa ihtiyacım olduğunda teselli olmuş, defalarca omur kemiklerimi kırarcasına sırtıma vurmuştu. O ellerle ne güzel yemekler yapardı. Az mı el kızartmaca oynamıştık çocukken… Rüya görmediğimi çoktan test etmiştim. Bu nasıl olabilmişti peki? Kaç yıllık dostuma bunu bile soramıyordum. Ondan ölümüne korkuyor, bir santim bile kıpırdayamıyordum. Şaka falan yapmadığını da biliyordum. Sanki hep bilmiştim pençelerini. “Sen de göstersene?” dediğinde de ağzımı …

Okumaya Devam Et

08.02.2019

Kazara bir insan öldürmüştüm. Geçerken… Öylesine bastığım bir zemin, onun tam gırtlağı olunca, ayağımın altında bir şeyler kırıldığını hissettim önce. Çok acelem vardı… Bunun tek açıklaması buydu. Neden ayağımın altından çekilmemişti ki? Pençeli botlarımla öldürmüştüm onu. Çok, sanıldığından da çok .kolaydı demek insan öldürmek. Bir böcek öldürmekten farkı yoktu.

Okumaya Devam Et

17.05.2018

Farecik, insanlar arasında olmaktan son derece mutsuzdu. Onlar ona çok yakışıksız görünüyordu. O çığlıkları, o iğrenen, kocaman bir bebeğin yapabileceği saçmalıktaki devasa çırpınışları, o saygısızlıkları… Ah o saygısızlıkları! Küçük ve iğrenç bir şey olarak görülmenin onda uyandırdığı rahatsızlık yetmezmiş gibi, insanların bulunduğu yerlere yakın olmak zorunda kalışı deli ediyordu onu. Mecburdu; çünkü ancak insanların olduğu bölgelerde yemek bulabiliyordu. Zaten insanların bulunmadığı bir bölge yoktu ki. En azından onun ayaklarının gidebileceği mesafelerde… Kum gibi insan vardı ve her biri bir kum tanesinden oldukça büyüktü. Bir de farelerin çok fazla doğurduklarını söylerlerdi utanmadan. Evet, dinlerdi farecik insanları. Onların aksine, dinlemeyi severdi. Bir …

Okumaya Devam Et

12.04.2018

Bir aslan yavrusunu kazayla evlat edinmek kadar risklidir bir ruhun sorumluluğunu taşımak. Yavru küçücüktür eline aldığında. Süt falan verirsin, büyür. Çok çabuk hem de… Sivri dişleri bir kedinin dişleri gibi gelir önce. Pençeleri de… Oyuncu ve şirindir aslancık. Bir ay bile geçmeden şüphelenmeye başlamışsınızdır bile. Nasıl bu kadar büyüdüğüne hayret etmeye başladığınızda yavrucuk bir kedinin iki misli olmuştur ve iş işten geçmiştir. Artık tek yapmanız gereken şey, aslana bir kedicik olduğunu, bir aslan kadar yırtıcı olmak istemeyeceğini empoze etmek olacaktır. Aksi taktirde aslana yem olmak işten bile değildir. Sizi, pençenin en sivri tırnağında akrobasi yapmanız gereken bir aslan ömrü beklemektedir …

Okumaya Devam Et