23.01.2020

Tüyler ürperten bir rüzgar vardı sokağın girişinde. Sanki bir korku tünelinin girişiydi burası. Sokağın sonunda ne vardı? İnsan hem merak ediyor hem de girmekten korkuyordu. Ne var ki girmesi gerekiyordu. Bir paket bırakması lazımdı bu sokaktaki bir apartman dairesine. Aslında böyle şeyleri düşünemeyecek kadar çok yere paket taşımıştı. Zamanı da yoktu zaten. Ama bu rüzgar… İlk adımını attı. Sanki bir şeyler, rüzgarın içindeki bir şeyler onu uyarıyordu girmemesi için. Mecburdu. Adımını, diğer ayağıyla tamamladıktan, iki ayağını da aynı hizaya getirdikten sonra tekrar aynı ayağını ileriye gönderdi. Gönülsüz bir akıncıydı ayağı; ama emir büyük yerden gelmişti. Artık diğer ayağı onun önündeydi …

Okumaya Devam Et

31.01.2019

Kapıları sever misiniz? Eğer severseniz açık mı seversiniz; yoksa kapalı mı? Peki kapı zillerini? Kuş seslileri mi, cazırtılı olanları mı; ki artık yok onlardan ya da çok az var, yoksa şu melodili olanları mı? Ha, “ding-dong” sesini havaya salan o harikulade zilleri seçeneklere koymayı unuttum. Söylememe bile gerek yok tabii, ben onları seviyorum. “ding” ya da “dong” kardeşim. “Var” ya da “Yok” “Açacak” ya da “Açmayacak” Bu zil bana diyor ki: “Hocam ben bir kapı ziliyim. Kapıya geldiğinde varlığından haberdar ederim. Bu kadar benim işim. Basit… Biliyorum, zaten hayatın karmaşalarla dolu, niye sana daha fazla karmaşa yaratayım ki? Neden kafanı …

Okumaya Devam Et

21.05.2018

Eteklerimin zil çalması beni her daim mutlu etmiştir. Evet, gerçek anlamıyla küçük çanlar diktiğim etekler giymek alameti farikam olsa gerek. Benden başka hiç kimse böyle bir şey yapar mı bilmiyorum. Bu kadar gürültücü olma pahasına… Bunu ister mi herhangi biri? Eteğimde tam on sekiz çan dikili ve bu sayının artacağına dair umutlarım var. Diktiğim her bir çanın anlamı var. Ne sandınız ki? Böyle ‘saçma’ bir şeyi yapıp çanların hiçbir anlamı olmayacağını mı düşündünüz? En soldakinden başlayayım: İlk çanım bir çocuğun beni ağlarken yatıştırmasıyla geldi. Onu eteğime dikmek aklımdan bile geçmiyordu ama yaptım işte. Bir de baktım ellerim çanı bir cırtcırta …

Okumaya Devam Et

05.01.2018

Çekmeceden bir çakı çıkardım. Tek uçlu bir çakıydı. Bileklerimi kesecektim onunla. Onu bornozumun cebine koydum. Sonra bir kutu bebe aspirini çıkarttım çekmeceden. Gıcır gıcırdı kutusu. Yeni almıştım. Teker teker çıkarttım kapsülleri. Teker teker, bir buçuk litrelik şişe suda hepsini içtim. Kanım sulanmalı açık havaya daha rahat çıkmalıydı her damla. Bir kısmı pıhtılaşırdı belki ama artık umurumda olmazdı. Ölmüş olacaktım nasılsa. Çakıyı da yeni almıştım. İsveç çakısıydı. Banyoya gittim, yalnızdım. Kapıyı bile kilitlemeye gerek yoktu. Nasılsa gelen kimse olmayacaktı. Bir kedim bile yoktu kanımı yalayacak. Tam o anda kapı çaldı. Zil çalmadı… Biri, zil yokmuşçasına kapıya vuruyordu parmaklarıyla. Parmak tıkırtıları, zilin …

Okumaya Devam Et