28.11.2023

Yalnız hisseden insanlar için yapıldım. Bedenimi oluşturan her bir parça, onları daha az yalnız hissettirmek, yalnızlıklarını her temasla azaltmak, bir süreliğine unutturmak niyetiyle yapıldı. Kendisi de yalnız hisseden, becerikli biri tarafından… Sağlamdım. Yıllardır yağmur altında kalsam da üzerimdeki boya bile kalkmamıştı, yeni boyanmış gibiydim, kirlenmez ya da paslanmazdım. İnsanların yalnızlıklarıyla arkadaştım, kalabalıktım. Ya da bazı hayvanların… Yuvasından düşen bir kuş ayaklarımın dibine kadar sürüklenebilmişti bir gün. Orada huzurla ölebilmeyi ummuş, yaşlı bir kadın tarafından kurtarılmıştı. Birkaç milyon anlığına, hem kadın hem de kuş kurtulmuştu böylece. Terk edilmiş, tek başına nasıl yaşayacağını bilmeyen bir sürü köpek gelmişti bana. Bir süreliğine onların …

Okumaya Devam Et

14.11.2023

Kim derdi ki yaptığımız bu hareketin hayatımızı kurtaracağını? Hem de sadece bizim değil, dünyamızdaki tüm insanların kurtulacağını? Beni gün henüz ışımaya başlamışken dürterek uyandırmış, yüzüme bakmıştı. Bu gözleri, bu minnettar ifadeyi hatırlıyordum. O, kurtardığım ilk mahkûmdu. Taksi şoförü bir kadın. Müşterisini öldürdüğü söyleniyordu. Deliller ikinci dereceydi ama yargıç, idam cezası vermişti ona. Yargıcın kadınlardan nefret eden bir adam olması tesadüf müydü? Bir de kadın bir taksi şoförünün varlığını mahkemede ayan beyan sorgulaması. *** Hiçbir şeyi tam olarak bilemediğimizi söylerken ne kadar da mütevazı görünürüz değil mi? Oysa bunu söyledikten belki on beş dakika sonra, yargıç kürsüsünde mesela birisinin kalemini kı- …

Okumaya Devam Et

30.10.2023

Elindeki çapayı kaldırıp tüm vücuduyla toprağa indirdi. Çapanın sapı uzundu. Metale çarpan küçük taşların ve yarılan toprağın sesini işitti. Bir daha… Bir daha… Gövdesinin devinimiyle kendi kendisini hipnotize edene kadar çapaladı. Vücudundan damlayan tuzlu terinin farkında değildi. Derken topraktan bir kök fırladı. Tam önünde üzerindeki ince gövdeyi uzatmaya başlayınca ister istemez dikkatini çekmişti. Gövde uzadı, kalınlaştı… Bunu yaparken kökün toprağa ihtiyacı yok gibiydi. Peki ne yapacaktı? Öylece yürüyecek değildi ya… Öyle yaptı, köklerini hareketlendirerek; yani yürüyerek oradan uzaklaştı. Bir yandan da büyüyerek… Toprağa eskisi kadar ihtiyacı olmayan, ne idüğü belirsiz bir bitki… Gözlerini ovuşturup çapalamaya devam etti.

Okumaya Devam Et

25.05.2023

“Habil’in Kanı ha? Bu bitki her yerde bulunmaz kızım. Bulmak hiç kolay değildir. Çok büyük bir dağın zirvesinde, büyük bir kayanın altında bulmuştum bir zamanlar. Belki hâlâ orada bitiyordur. Belki… O dağın yerini sana tarif edebilirim, kayayı da işaretlemiştim. Üzerine bitkiyi oymuştum. Eğer kış kıyamet silmemişse oradadır.” Gide gide bir kasabaya gelmiş, kahvede, eski bir peykeye yığılmış yaşlı bir adamdan işitmiştim bu sözleri. Onun tarifine uyup yola çıkmıştım. Onu arıyordum çünkü. İşime yarayacak tek şeyi… Habil’in Kanı’nı. Ancak efsanelerde duyulmuştu bu bitkinin adı. Hiç gören olmamıştı. Onu gören bir tek kişiye rastlamıştım, dermansız o yaşlı adama… Belki de şimdi yaşamıyordu. …

Okumaya Devam Et