08.11.2023

O gecenin böyle sonuçlanacağını hiç kimse bilemezdi elbette. Hoş benden başkasının da bileceği yoktu. Anlatsam bile bana hangi çılgın inanır bilmiyorum ama en azından deniyorum… O gece, oturmuş hayatımın çok sıkıcı olduğumu düşünüyordum. Sınırlanmış olduğumu… Beni arayacağını söyleyen adam aramamıştı. Ondan telefon beklemekten yılmıştım. Bir yandan beni kendisine bağlamak için bana iyi davranıyor, sözler veriyor, diğer yandan da bir paketten yırtılan, havadan hafif bir ambalaj parçasıymışım gibi üfleyerek uzaklaştırmaya bile zahmet etmiyordu. Artık bu durumdan bıkmıştım. Yanımda olduğunda ne kadar güzel zamanlar geçirdiğimizin bir önemi olmadığını anlamak zorundaydım. Bana kimse böyle zamanlar geçirtmiyor olabilirdi ama kimse bu denli önemsiz olduğumu …

Okumaya Devam Et

13.04.2023

Hücremde ayaklarımı uzattım. Daracık, pis ve karanlıktı ama en azından ayaklarımı uzatmak istersem yerim vardı. Pisliğimi boşaltabileceğim dipsiz gibi görünen bir delik olduğu için her fırsatta şükrediyordum. O iğrenç olmakla birlikte hayat kurtarıcı olan delik arkamda kalmıştı. Kokusuna alışmıştım. Ama yemeklere bir türlü alışamıyordum. Gardiyanların öldürdüğü böcek ve farelerle besleniyordum. Her defasında bana pis pis gülerek ortalarda öldürülecek böcek ve sıçan olması için dua etmemi söylüyorlardı. İyi ki zehirlemiyorlardı onları. Haşere öldürmek can sıkıntılarını geçiştirmek için tek spordu ne de olsa. Tek mahkûmları bendim. Bana istediklerini yapabiliyorlardı. Tecavüz edemeyecekleri kadar kirli değildim. Her tecavüz öncesi ve sonrası hortumla yıkıyorlardı. Kurtulmak …

Okumaya Devam Et

26.05.2020

Uyandığımda yastığımın üzerinde, yüzümle mesafeli bir konumda durup o kırmızı gözleriyle bana bakıyordu. Gözlerimin ta içine… Küçücüktü, tüyleri ince, temiz ve gürdü. Kuyruğu da ince ve kısaydı. Hafifçe cikliyordu. Yani ciklemekle viyaklamak arası bir sesle mırıldanıyordu. Çok iyi anlamasam da galiba bir deney faresiydi. Normal şartlarda farelerden pek hoşlanmazdım. En azından kâğıt üstünde böyleydi. Bir fareyle daha önce karşılaşmadığımdan bunu şimdiye kadar test edememiştim. Elimi ona doğru uzattığımda kaçmamıştı. Oysa bildiğim kadarıyla fareler epeyce korkak yaratıklardı. Yanımda uyuyan birisine ‘günaydın’ der gibi okşadım onu. Selamlamak istermiş gibi elime doğru sokulup cikledi. Kahvaltı ederken; misafirlere vermek üzere dolapta tuttuğum peynirden çıkardım, …

Okumaya Devam Et