15.04.2018

Bir devenin tuhaf yürüyüşünü andıran bir yürüyüş tarzı vardı. Nazik ve zarif… Onu ofiste her görüşümde şaşırırdım. Burada ne işi vardı, bir türlü anlayıp alışamamıştım. Onun yeri bir çöldü benim nazarımda. Sırtında hiçbir şey olmaksızın yürüyen, yabani bir deve olmalıydı o, bir sürü işi yetiştirmek zorunda olan bir getir götürcü değil… Getir götür yapmasının yanı sıra şirketin hesap işleriyle de uğraşıyordu. Şirketin eli ayağıydı. Bu işleri yaparken hiç acele etmeden; zarifçe hareket edişine hayrandım. Yemek yerken dahi sakindi. Acaba kızdığında da bir deve kadar yabanıllaşıyor muydu? İlginçti; ama sesi bile deve bozlamasına benzeyen bir tondaydı. Yani elbette o kadar gür …

Okumaya Devam Et

07.12.2017

Kusursuzluk fikrinden hiçbir zaman hazzetmemişti. Hazzetmemek bir yana, korkmuştu. Öldüğünde kusursuz bir yere gitmemek için elinden geleni yapmaya çalışmış, bunu dahi başaramamıştı. İyi bir insandı o. Birisinin iyi olup olmadığına karar vermek hiç kolay değildir gerçi. Buna rağmen, nereden bakılırsa bakılsın, o iyi bir insandı. Onun için kötü olamamıştı ya. Kusursuz bir yere gitmemek için, en korktuğu şeyi yapmamak için dahi kötü olamayan, iyi bir insan. Pürüzsüz şeyleri sevmezdi. Pürüzsüz bir şeydeki tek pürüzlü kalmış bir şeye bayılırdı. Eşyaları genelde kusuru gösterecek kusursuzlukta şeyler olurdu. Japon sanatı olan kintsugi, onun bu konu hakkındaki düşüncelerini bir nebze de olsa özetleyebilirdi. Kintsugide, …

Okumaya Devam Et