Eski bir çantası vardı. Onu sırtında çantası olmadan hiç görmemiştim. Gövdesi deve derisinden yapılmış bir çantaydı. Yani kapkalın, semsertti. Adeta şu plastik bavullara benziyordu. Oval bir şekli olması görünümünü ilginçleştiriyordu. Ayrıca tek gözlüydü ve kapağı, bir kontrast yaratmak istercesine kuzu derisinden yapılmaydı. İşte bu çantada ne olduğunu hep merak etmiştim; çünkü onu çantasının içinden bir şey çıkarttığını ya da çantaya bir şey koyduğunu görmemiştim. Soramamıştım da bir türlü. Ayıp olacağından, haddimi aştığımı düşeceğinden… Çünkü, biraz… korkutucu bir şekilde mesafeli biriydi. Gerçi, normal hali iyiydi de; bazen… ondan korkardınız ve araya koyduğu o garip mesafenin, o kurşun perdenin ardında büzüşüverirdiniz. Ama …
Etiket: deve
19.08.2018
Kervanın en arkasında, istenmeyenlerin yolculuk ettiği mevkide kimsenin binmek istemeyeceği, kötü huylu bir devenin üzerinde seyrediyordu genç kız. Genç yaşta kocasını öldürmek suretiyle dul kalmıştı. Aslında kendisini dul bırakmıştı desek daha doğru olur. Herkes bunu bilse de; kimse bir şey ispat edemeyeceğinden ve kız liderlerinin kızı olduğundan sadece dışlanmakla kalmıştı. Taşlanmaktansa dışlanmak evlaydı. Zaten kendisi toplumunu çoktan dışlamıştı. Kendisi her ne kadar sessiz olsa da; devesine o kadar çok çıngırak takmıştı ki; zaten huysuz olan hayvanı deli ediyordu bu çıngırak sesleri. Tabii ki kervanda da dikkat çekiyordu. Gerçi o kadar büyük bir gürültü olmasa da çıngırakların metallerinden yansıyan güneş bile …
15.04.2018
Bir devenin tuhaf yürüyüşünü andıran bir yürüyüş tarzı vardı. Nazik ve zarif… Onu ofiste her görüşümde şaşırırdım. Burada ne işi vardı, bir türlü anlayıp alışamamıştım. Onun yeri bir çöldü benim nazarımda. Sırtında hiçbir şey olmaksızın yürüyen, yabani bir deve olmalıydı o, bir sürü işi yetiştirmek zorunda olan bir getir götürcü değil… Getir götür yapmasının yanı sıra şirketin hesap işleriyle de uğraşıyordu. Şirketin eli ayağıydı. Bu işleri yaparken hiç acele etmeden; zarifçe hareket edişine hayrandım. Yemek yerken dahi sakindi. Acaba kızdığında da bir deve kadar yabanıllaşıyor muydu? İlginçti; ama sesi bile deve bozlamasına benzeyen bir tondaydı. Yani elbette o kadar gür …
12.11.2017
Uykusuzdu. Uykuyu özlüyor, ondan korkuyordu. Bu iki duygunun arasına sıkışmış vücudu ters yöne giden iki devenin arasındaymışçasına geriliyor, acı çekiyordu. Develer birbirlerinden ayrıldıkça ayrılıyor ama vücudu bir türlü kopmuyordu. Dolayısıyla develer de bir türlü rahatlayamıyor, yollarına gidemiyorlardı. Bunun için de biteviye böğürüyor, ağızlarından salyalar fışkırtıyor, vücudunu devamlı ters yönlere çekiyorlardı. Kaç gündür bir dirhem uyumamıştı. Bazen yürürken uyuyakalsa da anında bir tümseğe ayağı çarpıyor ve uyanıyordu. Uzun yürüyüşler yapmaktan da geri durmuyordu. Her an bir arabanın çarpma tehlikesi olsa da uykusuzken çok dikkatsiz oluyordu insan. Ne var ki, o bunu hiç umursamıyordu. Yine bu yürüyüşlerinden birinde, dümdüz bir yolda uyuyakalmıştı. …