22.02.2020

Perdeler kapalı. Yine de pencerenin önünde duruyor. Sadece üzerinde hiçbir şey olmayan perdeye bakıyor. Onun zihninde yeterince şey var, perdenin boşluğu. Karanlığı içini rahatlatıyor bir nebze de olsa. Sonra çok yavaş hareketlerle, iki-üç dakikada perdeyi açıyor. Otuz saniyede açılır oysa. Pencerelerde parmaklıklar var. Dışarıyı parmaklıkların arasından görmek hiç de iç açıcı değil. Yine de hayatını bu pencerenin arkasında geçirmiş o. Öyle yapmaya da devam etmeyi planlıyor. Korkuyor çünkü.

Okumaya Devam Et

11.01.2019

Pencereden baktığında, aşağıda gördü onu. Bir ayağı aksadığından kendisine özgü olan yürüyüşünden tanımıştı. Evine gidiyor olmalıydı, ona hiç uğramadan… Eskiden olsa öyle olmazdı. Bir saatten fazla ayrı kaldıkları olmamıştı. Neden böyle yaptığını bilmiyordu. Hiçbir şey yapmamıştı ki ona, farklı hiçbir şey söylememişti. Ondan aniden vaz geçilmişti işte. Aniden, muhtemelen telefonuna bakmak için durduğunda, elindeki çömlek saksıyı ona doğru düşürmeyi planlamamıştı. Planlamamış mıydı? Saksı boştu. Penceredeki mermerin üzerinde de kendi telefonu duruyordu ve o, tam saksının isabet edebileceği yerdeydi.

Okumaya Devam Et

01.04.2018

Penceresinin önünde durmuş düşünüyordu. Perde kapalıyken neden penceresinin önünde durduğu meçhuldü; gerçi perdenin üzerindeki resimlerde de o sokağın bir anını gösteren durgun ama hareketli figürler vardı. Kendisi yapmıştı o resimleri. Yoğun bir anın fotoğrafını çekip o fotoğrafın aynısını perdeye kumaş boyalarıyla geçirmişti. Arabaların birkaçının plakaları bile görünüyordu. İnsanlardan birkaçı tanıdıktı. Ne var ki o perdeye de bakmıyordu. Sanki, pencere, bambaşka bir evrene geçmesini sağlayan bir boyut kapısıydı ve o kapalı olsa bile boyut kapısından her şeyi görebiliyordu. Hatta pencere kapalı olduğu için boyut kapısı açılmış bile olabilirdi. Bir stüdyo daireydi burası. On yıldır bu daireye ayak basan tek kişi oydu. …

Okumaya Devam Et

11.03.2018

Anlayamıyordum! Bir türlü anlayamıyordum! Nasıl oluyordu da her sabah tam yatağımın üstünde bir adet, istisnasız hepsi mis gibi kokan gül olduğu halde uyanıyordum? Kapı kilitliydi. Hatta olayın gerçekleştiği ilk günden sonra sürgülemiştim. Camlar da sürgülüydü. Zaten demir parmaklık vardı hepsinin önünde. Parmaklıkları da kontrol etmiştim, hepsi sağlamdı. Balkonun kapısını da kilitliyordum. Zaten üstü kapanabiliyordu balkonun ve yatmadan önce kapatıyordum. Bildiğim kadarıyla bir çilingir kapıya zarar vermeden açamazdı. Üstelik kapı sürgülüyken hiç açamazdı… Peki nasıl? Nasıl oluyordu da her sabah bir tek gülle uyanıyordum? Her defasında bambaşka bir renkte oluyordu gül. Belli bir sırayı da izlemiyordu renk değişimi. Bazen üst üste …

Okumaya Devam Et

31.01.2018

Tek katlı evimin penceresinin önünde, bir kaç ay içinde, türünü bilemediğim bir ağaç büyümeye başlamıştı. Gövdesi çok güzel kokuyordu ve yamru yumruydu. O kadar şekilsizdi ki, bir zencefil kökü onun yanında dümdüz kalırdı. Bir gün arkadaşımın oğlu gelmişti ve bir oyuncakçıda gördüğü arabayı alamayınca kıyameti koparmıştı. Öyle içli ağlamıştı ki, ağlamaktan yorgun düşüp annesinin kucağında uyuyakalmıştı. Pahalı olan arabayı alamayan annesi en az onun kadar üzülmüştü bu duruma. Bir yandan da bana bir çocuğun her istediğinin yapılmaması gerektiğini söylüyor, imkânsızlıklarının iyi bir yanını bulmaya çalışıyordu. Gerçi haklıydı. Bir çocuğu şımartmak ona kötülük yapmak olurdu. Yine de ikimiz de biliyorduk ki, …

Okumaya Devam Et

18.12.2017

Penceremden görüyordum onu. Rengarenk yamalı paltosu, yeşil şapkasıyla her gün başka bir şey satıyor olurdu penceremin altından geçerken. Her gün de sattığı ne olursa olsun alırdım. Önce durdururdum. Apar topar, terliklerimle çıkardım sokağa ve yanına giderdim. Sakin sakin beni beklerken bulurdum. Artık penceremin önüne geldiğinde yavaşlar, hatta durup sesini yükseltir olmuştu çağıracağımı bildiği için. Eğer onu fark etmeyeceğim tutarsa, ki bu hiç olmamıştı, ama insanlık hali, böyle bir şey olursa dahi sesini duyurmak için bağırırdı avazı çıktığınca. Ne satmamıştı ki! Balık, domates, karpuz, terlik, simit, midye, kolye-küpe, çanta, pantolon, ayakkabı, çorap, dizlik… Bunlar için her gün başka bir şey uydururdu. …

Okumaya Devam Et