Sıkıca kapatılmış onlarca kutu. Hepsi farklı, birisi diğeriyle aynı özellikleri taşıyan bir tek kutu dahi yok o küçük dolapta. Dolap dediysem sadece açık raflardan oluşan bir şey. Kutular yeterince sıkı kapatılmış zaten. Etrafta nemi alsın diye mangal kömürü parçaları var. ve kutular etiketlenmemiş. İnsan özellikle etiketlenmediğini düşünüyor. Gizliliği sağlamak ya da bir tür kendisine yapılan gösteriş veya… kendini sınama güdüsü. Kutuların önüne geldiğinde “Bakalım hangi kutunun içinde?” diye soracak birisi var içinde. Birisi de duraksayıp mahcupça kutulara bakacak. Diğer biri çıkacak ve içlerinden birini gösterecek. Oysa etiketli olsa yalnız kalacak. Bakan da aynı olacak, açan da; koklayan da… Bu kutuların …
Etiket: saat
12.12.2018
Genç kurt, uykusundan o iğrenç horozlu saatin, o iğrenç horoz sesiyle uyandı. Bir kere daha… İçten içe karşılıklı olarak birbirlerinden nefret edip; birbirlerine iyi göründükleri, sevgili düşmanı ve arkadaşı, Yamukpati’nin doğum günü hediyesiydi bu iğrenç saat. Kaç kere parçalamak istemiş, kendisine Yamukpati’nin edeceği alayların acılığını hatırlatarak bundan vazgeçmişti. Yamukpati onun horoz sesinden ne kadar nefret ettiğini biliyordu çünkü. Bunu bilerek yapmıştı. Her sabah karşılaştıkları zaman saati hatırlatmasından da anlayabiliyordu zaten. Güzel bir sesle uyanmakla ilgili her sabah farklı bir nükteyle karşılıyordu onu ve her defasında o yamuk suratında, yamuk bir gülümseme oluyordu. Kendisi de masum değildi. Yamukpati biçimsiz ya da …
11.07.2018
Bir yüze, bir bedene bürünmek mümkün olabilseydi… Yani istediğimiz bir yüz ve bedene… Ben en akılda kalmaz olanına bürünmek isterdim. Her şeyim silik olsun dilerdim. İnsanlar beni fikirlerimle kafalarına alabilirlerse, işte ancak o zaman görünür olabilmek için. Tıpkı bir hayalet gibi.., hayal edebildiklerinde görünmek isterdim. Gerçek olan beni zihinlerinde canlandırabildiklerinde. Eksikliklerim ve fazlalıklarımla. Eksikliklerimi gidermek, fazlalıklarımdan alabilmek için… Kül Kedisi masalındaki peri, keşke bana uğrasaydı. İşte o zaman ondan gece yarısına kadar bu şekilde silik olmayı dilerdim herhalde. O zaman camdan bir ayakkabı düşürmeme gerek kalmazdı. Eğer beni görürse… Yeterdi işte… Gerçi, ben bir erkek olduğum için… Ne fark eder …
08.01.2018
Unutuyordum… Her şeyi, her şeyi unutuyordum! Suyun tatsızlığını, limonun ekşisini, reçinenin kokusunu, elektriğin çarpışını… Her şeyi… Bir tek onu unutmuyordum. O odayı ve o duvar saatinden çıkan çan sesini. Sonra onu… Yavaş yavaş bana doğru gelişini, o paketi elime uzatışını… Sonra paketi açışımı, içindeki şeyi? İşte o pakette ne gördüğümü unutuyordum. Her şey ondan sonra kesiliyordu. Ondan sonra unutmaya başlıyordum. O kimdi? Bir kadındı. Bana benziyordu. Bendim…
02.01.2018
Bir atölyem vardı. Ayakkabı yapıyordum. Vardı, yapıyordum… Şimdi sadece bir tezgahtarım. Ayakkabıcıda bile değil. Bir saatçide… Aniden oldu her şey. Birisine güvendim, falan filan işte… O önemli değil de ben saat kayışlarının derisinde mi bulacağım huzuru? Neden deri kokusunu, onunla uğraşmayı o kadar seviyorum bilmiyorum. Ayakkabı yapmayı seviyorum zaten. Deri bez ya da başka bir şey fark etmez; ama deri başka bir şey. Anlayamazsınız… Ancak onunla uğraşan anlar. Belki vahşi bir şey olduğunu düşünüyorsunuzdur ama deri başkadır işte. Sanki o cansız olması gereken eşya aslında canlıdır. Canlı olan bir şeyin parçası olduğundan değil, deri olduğundan öyledir. O canlılaşan eşyayla empati …
18.12.2017
Penceremden görüyordum onu. Rengarenk yamalı paltosu, yeşil şapkasıyla her gün başka bir şey satıyor olurdu penceremin altından geçerken. Her gün de sattığı ne olursa olsun alırdım. Önce durdururdum. Apar topar, terliklerimle çıkardım sokağa ve yanına giderdim. Sakin sakin beni beklerken bulurdum. Artık penceremin önüne geldiğinde yavaşlar, hatta durup sesini yükseltir olmuştu çağıracağımı bildiği için. Eğer onu fark etmeyeceğim tutarsa, ki bu hiç olmamıştı, ama insanlık hali, böyle bir şey olursa dahi sesini duyurmak için bağırırdı avazı çıktığınca. Ne satmamıştı ki! Balık, domates, karpuz, terlik, simit, midye, kolye-küpe, çanta, pantolon, ayakkabı, çorap, dizlik… Bunlar için her gün başka bir şey uydururdu. …