09.11.2023

Bu çocukların çok mutlu olmalarını istiyordum. Çok mutlu olmalarını ve bir yere ait hissetmelerini… Peki ne yapmalıydım? Onlara tüm ihtiyaçlarını vererek birbirlerine yaklaşmalarını sağlayabilirdim. Birbirlerinden uzak, bağımsız yaşamaya alışmış, duygusal açlıkları giderilmemiş çocukları birbirlerine nasıl yaklaştırabilirdim? Aslında o kadar da zor bir şey değildi. Bunun en kolay yolu ortak bir düşman yaratmaktı. Bir sürü politikacının yaptığı gibi… Onları birbirlerine yaklaştırmayı planladığıma göre benden ve personelimden uzaklaştırmak mantıklıydı. Ne de olsa bizleri buradan çıktıktan sonra görmeyeceklerdi. Oysa eğer umduklarım gerçekleşirse birbirlerine daima destek olacaklardı. Özel personeller seçtim. Sert, yaklaşılmaz, duygularını işlerine hiç karıştırmayan. Yine de çocuklarımı gaddar insanların eline bırakamazdım. Ve …

Okumaya Devam Et

02.07.2023

“O, tam bir kaçaktır sayın yargıç. Sevmeden sevilmenin, vermeden almanın, güldürmeden gülmenin mutlaka bir yolunu bulur. Emek vermeden sahip olur, gözyaşı yahut ter dökmeden kazanır… Kaybetmeyi öğretin ona, lütfen. Size yalvarıyorum! Bir kere olsun kaybetsin bu defa, lütfen!” “Beyefendi, sadece size sorduklarıma cevap verin lütfen.” İç çekti. Belliydi, bu defa da kazanacaktı. Hem de bizzat onun gereksiz duygusallıkları yüzünden. Acaba ölürken bile mutlu, galip ölmenin bir yolunu bulabilir miydi? Belki de muzaffer ölebilmiş tek kişi o olurdu. O bunları düşünürken berikinin kafasından geçenleri bilseydi… Herhâlde şaşırmazdı. Ertesi gün oynayacağı, online satranç turnuvasundaki oyunu… Rakibinin oyunlarını indirmeliydi değil mi? Şu iş …

Okumaya Devam Et

22.12.2022

Rüyamda bir satranç takımındaki bir taştım. Keşke hangisi olduğumu hatırlayabilseydim ama yok, bir türlü aklıma gelmiyordu. Gerçi ne fark ederdi ki? Rüyamda o taşın çaresizliğini hatırlıyordum. Her oyun bir doğumdu ve ben her doğumumu hatırlıyordum. Çünkü her defasında önce ben oyun dışı oluyordum. Bir türlü oyunun nasıl bittiğini öğrenemiyordum.

Okumaya Devam Et

12.07.2019

Çocuk, çamurla oynuyordu. Aslında o kadar da küçük bir çocuk değildi. On dört yaşındaydı. Bir çay bahçesinde garson olarak çalışıyordu okuldan çıktıktan sonra. Canı istediğinde kil alıyor, canı istemezse de kendisi yapıyordu. Akşamları, ne kadar yorgun olursa olsun bunun için zaman ayırıyordu. Bir kömürlük dolusu şey vardı kendi elleriyle yaptığı. Bu aralar satranç taşlarına merak sarmıştı. Bir satranç taşı üzerine, kendi elleriyle yaptığı taşlarla oynuyordu satrancı. Taşları karşı taraf yedikçe o da onları kırıyor, kömürlüğün toprak zemininde açtığı çukurun içine atıyordu. Her oyun bitişinde takımı tekrar yapıyordu. Kalan taşları tamamlayarak… Çukur dolduğunda, kurumuş kili yumuşatacak, yenilmiş, kırılmış taşları birleştirerek kendi …

Okumaya Devam Et

18.12.2018

En işlek, en modern caddenin kenarında, hasır sandalyesinde oturup dört meyve kasasını birbirlerine ikişer ikişer yan yana ve üst üste birleştirerek hem geniş hem yüksek olan bir masanın üzerine malzemelerini koymak suretiyle fal bakan bir kadın durmaktaydı. Kadının yerini söylemeyeceğim size. Gördüğünüzde anlarsınız kimden bahsettiğimi. Çünkü normal bir fal bakma tarzı yoktu. Fülfül denen bir baharatı, tıpkı Türk kahvesi gibi cezvede, artık kahve makinesinde, pişirerek insanlara içiriyordu. Zehir gibi oluyordu bu içecek. İnsanlar yakındığında da; “Geleceğin her zaman bir bedeli vardır,” diyordu. “Geleceği öğrenmenin de; yaşamanın da…” Kadını gördüğü ilk anda, onun böylesine işlek bir yerde bulunmak için kimlere rüşvet …

Okumaya Devam Et

15.10.2018

Geldiğini, çok uzaktan aldığım karanfil kokulu parfümü ile anlıyordum. Kalbim kalp olduğunu anımsıyordu o zaman, atmaya başlıyordu son hızla. Sanki o olmadan çarparken sadece gelişi için idman yapıyordu. O kokuya onun dışında kimsede rastlamamıştım çok şükür. Eğer rastlasaydım kalbim şaşırıp hayal kırıklığına uğrayacaktı, biliyordum. O gün, elimde bir kasa dolusu elma, bahçeden eve doğru gitmekteydim. Elmaların suyunu çıkarıp şişelemeyi, canım istediğinde içmeyi düşünüyordum. Küçük bir çiftliğim vardı ve hemen hemen tek başıma kalıyordum. Bazen uğrayan birkaç işçi ve bir veteriner olan onun dışında… Bir kadının hayvan doktoru olması, hayvanlara bakan bir kadının evime gelmesi, son derece baştan çıkartıcı görülebilirdi. Ne …

Okumaya Devam Et