06.01.2020

Biyolojik bir topunuzun olduğunu düşünsenize. Yani canlı bir top. Oyunlarda kendisiyle oynanmayı sevecek, bunun için yaratıldığını düşünecek ve yuvarlandıkça, sektikçe mutlu olacak bir top. Bir nevi yemek yemek gibi olacak onun için zıplamak. Bir nevi kinetik enerjiyle doyacak işte. Hatta daha ileri gidelim… Bu top takım tutacak. Eğer birden fazla olursa bazıları centiltop olacak ve tuttuğu takıma kazandırmaya çalışmayacak. Bazıları da; bizimki gibi, şike yapacak… Bir gıdım daha ileri gidelim haydi… Bu top birisine aşık olacak. O hangi takımdaysa ona kazandıracak. Diğer arkadaşlarıyla arasındaki hatır-gönül ilişkilerini kullanacak onun için. Bu topun laftan anlamayan bir yüreği olacak yani. Hata yapacak onun …

Okumaya Devam Et

05.11.2018

Bu okula herkes giremez, müfredatını herkes bilemezdi. Sınav, sınıf, teneffüs, devamsızlık, beslenme, kalem, defter, kitap, silgi… gibi kelimelerin kullanılmadığı, nesnelerin ya da kavramların yer almadığı bir okuldu burası. Öğretmen ve öğrenci… Elbette öğretmeni ve öğrencisi vardı bu okulun; ama bildiğimiz gibi değildi durum. Tabii ki her şeyi öğreneceksiniz. Önce okulun isminden başlayalım anlatmaya dilerseniz. ‘Güvenilirlik Okulu’ Bu okulda, önce güvenmeyi öğreniyorlardı öğrenciler; birbirlerinden… Elbette yönlendiriciler vardı başlarında; ama asıl amaç birbirlerinden öğrenmeleriydi. Güvenmeyi öğrenince de güvenilir oluveriyordun ve salıveriliyordun dünyanın dört bir bucağına. Onlara da güvenmeyi öğretiyordun. Ve… Her şeyi yavaş yavaş değiştiriyordun. Değiştiriyor muydun gerçekten? Değişiyor muydu? Bu okulu …

Okumaya Devam Et

31.10.2018

Kapısına yapıştırdığı, üzeri çizgilerle dolu sağlam kartona baktı. Sabahtı. Henüz kalkmış, her sabah yaptığı gibi, kalkar kalkmaz elinde kalem, kendisini kartonunun başında bulmuştu. Rüyalarını çizmek için. Daha önce çizdiği kartona, diğerlerine; diğer günlere kaynaştırarak çiziyordu. Hangi çizgi hangi günün, anlaşılmıyordu bile. En azından dikkatli bakmadığında. Yüzlerce karton tükenmişti. Daha da doğrusu tamamlanmıştı. Bir tek boşluk yoktu onlarda. Bu da bitmek üzereydi. Bu eylemi neden yaptığını sorsalar açıklayamazdı. Ta ki bu sabahın son çizgisine dek… Evet, şu an itibariyle, son on yıldır sebepsizce yaptığı şeyi açıklayabilirdi artık. Anlamlı bir şey çıkartmak için yapmıştı tüm bunları. Karton bittiğinde, anlamlı bir resim çıkartmak …

Okumaya Devam Et

03.10.2018

Üç boyutlu olduğu bile belli olmayan, salyangoz izine benzeyen mürekkeple yazan bir kalemle yaratıyordu her şeyi, otuzuna bile gelmemiş olan kadın. Tevekkeli değil, kalem de salyangoz kabuğundan yapılmaydı. Elinde kalem, her yere, o mürekkepten küçük izler bırakıyordu. Belli belirsiz sezilen; tek farkı, hiçbir yağmurda silinmeyecek olan izler… Bu kalemle bir araç çizmekteydi yavaş yavaş. Her bir çizgisini bir günde çizmek zorunda hissediyordu kendisini. Bir tek hata bile yapmaktan deli gibi korkuyordu. Her yere gitmek istiyordu bu araçla. Mesela Mars’a… Uzaya gitmek için yapmamıştı gerçi onu ama gidebilecek olmak istemesi doğal değil miydi? Hem de yapabilecek güçteyse ki o öyleydi. Bir …

Okumaya Devam Et

07.06.2018

Tek başıma oturduğum alçak duvara bakıyordum. Bir bahçeyle yolu sadece ayırmak için örülmüş bir duvardı. Tehditkar değildi, uyarıyordu sadece. Rica ediyordu. “Burada bir bahçe var ve bahçedekiler bunu bilmenizi istiyor haberiniz olsun. Buyurun, üzerime de oturabilirsiniz. Belki bir şeyler yer, bir şeyler okursunuz. Yalnız çok rica edeceğim, bahçeye girmeyin. Belli mi olur, belki ayağınızla yeni bitmekte olan bir çiçeği eziverirsiniz. Yazık değil mi? Topunuzla bir gülün dalını kırıverirsiniz belki. Kedilerin, köpeklerin başımızın üzerind yeri var. En kötüsü bir kökün dibine tuvaletlerini yapıp toprağı eşerler. Ne güzel, gübre olur oncağızlara da. Bir de kuşlar gelir. Onlar da buyursunlar gelsinler. Zaten bir …

Okumaya Devam Et