12.01.2020

Düşünüyordum. Bilmek istiyordum… Kim olduğumu, ne istediğimi… Boşluktaydım çünkü. Yaptığım hiçbir şey anlaşılmıyordu. Ben de kimseyi anlayamıyordum. Bir şey dendiğinde amacını sorguluyordum; çünkü kafam karışıyordu mesela. Bunun bir tek sebebi vardı. Kendimi tanımakta zorlanıyordum; çünkü, belki de bundan korkuyordum. İstemesem de; cesur olmak istesem de; içten içe korkuyordum işte. Kendime devamlı yalanlar söylüyordum. Bunları düşünürken; adeta dilek kapıları açıldı ve önüme beyaz bir şey düştü. Sonra daha beyaz bir şey… bir kağıt süzüldü avcuma. Sanki hava elime tutuşturmak suretiyle ikram etmişti bu kağıdı bana okumam için. Kağıtta benim resmim vardı. Daha doğrusu bir tür karikatür. Karikatürde ben eğilip beyaz bir …

Okumaya Devam Et

02.04.2019

Taştan bir yatağın üzerindeydi. El ve ayak bileklerinden bağlanmıştı. Buraya nasıl geldiğini hatırlamamaktaydı. Açık havadaydı; ama gözleri bağlanmıştı. Nerede olduğunu anlayamıyordu. Sadece havalandırılmış, verimli toprağın kokusunu alıyordu. Muhtemelen sürülmüş, belki de tohum atılmış bir tarladaydı. Bir tarlada neden taş bir yatağın bulunduğu, mantıkla ya da iyi niyetle açıklanacak gibi değildi ona göre. Ve neden bileklerinden yatağa bağlanıp gözlerinin, kumaş bir şeritle sıkıca sarıldığı… Vücudunun hiçbir yerinde herhangi bir acı hissetmiyordu. Henüz… Bir çocuğun hafif ellerinin gözlerindeki şeridi çözdüğünü hissetti. Yanılmamıştı. Sürülmüş bir tarlanın kenarındaydı ve gözlerinin bağını çözen, uzun ve bol tuniği sebebiyle cinsiyeti belli olmayan bir çocuktu. Çocuk onlu …

Okumaya Devam Et

03.03.2019

Bir yıldıza bakmak ve bir yıldızı resmetmek aynı mıdır? Bir yıldızı resmettiğinde bakılacak bir yıldız daha yapmaktan başka bir şey yapmış olur musun; yoksa… Bir yıldıza baktığında yıldız gözlerinden girip zihnini beslemekten başka bir şey yapabilir mi; yoksa… Evrenin bir yerinde, güneşimize bakan birileri de benim düşündüğüm şeyi düşünmüş müdür? Onun “bir yıldız”ı bizim “Güneş”imiz olmuş mudur?

Okumaya Devam Et

01.12.2018

Bir delgecin haznesindeki küçük yuvarlaklardan bir sürü şey yapan bir çocuk olmak; bunun için devamlı kağıtları; hatta kitapları delmek, o yuvarlaklarda kalan harflerle bir şeyler yazmak; ama şekil vererek… Sözgelimi bir kelebek yaparak; ama dikkatli bir gözün seçebileceği bir metni içinde barındıran bir kelebek… Böyle bir çocuk olmak ayrıntıları sevmemi sağlamış olabilir mi? Onlarla uğraşmamı, oynamamı… Babam bir yayınevi işlettiğinden, benim çocukluğumu onun ofisinde geçirdiğimden mi kaynaklanıyordu? Evet… Bir resim defterine hem bir sürü resim yaptım, hem de bir kitap yazdım. Kalın bir resim defterine… Ne mi yazıyordum? İnsanlardan bahsediyordum. Ne mi yapıyordum? İnsanları benzettiğim hayvanları yapıp; söz konusu insanı …

Okumaya Devam Et

31.10.2018

Kapısına yapıştırdığı, üzeri çizgilerle dolu sağlam kartona baktı. Sabahtı. Henüz kalkmış, her sabah yaptığı gibi, kalkar kalkmaz elinde kalem, kendisini kartonunun başında bulmuştu. Rüyalarını çizmek için. Daha önce çizdiği kartona, diğerlerine; diğer günlere kaynaştırarak çiziyordu. Hangi çizgi hangi günün, anlaşılmıyordu bile. En azından dikkatli bakmadığında. Yüzlerce karton tükenmişti. Daha da doğrusu tamamlanmıştı. Bir tek boşluk yoktu onlarda. Bu da bitmek üzereydi. Bu eylemi neden yaptığını sorsalar açıklayamazdı. Ta ki bu sabahın son çizgisine dek… Evet, şu an itibariyle, son on yıldır sebepsizce yaptığı şeyi açıklayabilirdi artık. Anlamlı bir şey çıkartmak için yapmıştı tüm bunları. Karton bittiğinde, anlamlı bir resim çıkartmak …

Okumaya Devam Et

29.04.2018

Resim ve heykeller yapardı. Onun diğer ressamlardan ve heykeltıraşlardan farkı, yapmak istediği resme ya da heykele, yapmak istediği şeyin karar verdiğiydi. O sadece bir aracı, bir kuklaydı. Tüm sanatçılar söylerdi bunu; ama onlar benzetme olsun diye söylerlerdi. Ya da sadece öyle hissettikleri için… Oysa onun için durum tam da böyleydi. Bir şey yapmak istediği ya da yaratılmak isteyen şey çıkmak istediği zaman, zihnini bir ses işgal ederdi. Tıpkı şizofrenlerde olduğu gibi… Aslında bu sesler, çoğu şizofrende olmayacak kadar amaçlı ve tutarlı olurdu. Ses söylemeden önce, yapacağı şeyin bir resim mi yoksa heykel mi olacağını bile bilmezdi. Malzemeyi bile… “Bir kağıt …

Okumaya Devam Et

30.12.2017

Gökyüzünü, daima gökyüzünü resmederdi. Bazen bir yıldızı, bazen göz alabildiğine kadar tüm gökyüzünü tüm detaylarıyla, bazense o an gördüğü herhangi bir bölümü… ama daima gökyüzünü… Bense onun çırağıydım. Kendi isteğiyle yanına almamıştı beni. ısrar da etmemiştim bunun için. Sadece yanına gitmiş ve onu izlemeye başlamıştım. Sonra da öylece çırağı olmuştum. Bana hiç böyle seslenmemişti. Ben de bunu resmi olarak sormamıştım ama yaptığım resimlere bakmış, fikirlerini söylemiş, renk karmamı istemiş, yol göstermişti. Yani resmiyette olmasa da çırağıydım işte. Ben gökyüzü dışında bir şeyler yapmış olsam bile fikirlerini söylerdi ama onun ilgisi tamamen gökyüzüne yönelmişti. Asla bitirmediği, hep üstü örtülü olan bir …

Okumaya Devam Et

04.12.2017

Defterini açtı ve karşısındaki adamı çizmeye başladı. Bir kafede çay içerken fark etmişti onu. Şapkasını başından çıkarmadan; ciddi ciddi kakaolu sütünü içiyordu. Bir yandan da bilgisayarında bir şeylere bakıyor, kimi zaman bir şeyler yazıyordu. Bunları yaparken yüzünde hiçbir ifade değişmiyordu. Yarı dalgın, odaklanmış, çevresiyle ilgilenmez bir havası vardı. Hayatında ilk kez bir adama bu kadar ani bir ilgi duymuştu. Kelimenin tam anlamıyla çarpılmıştı işte. Resim yapmaktan pek anlamazdı ama adamla bir daha görüşemeyeceklerine göre onu bir yerde saklama ihtiyacını duymuştu. Resim yapmakla o kadar ilgisizdi ki, toplantılarda dalgın dalgın bir çöp adam bile karaladığını hatırlamıyordu. Karakalem bir resme göre, resimle …

Okumaya Devam Et