16.11.2023

Güzel kokan, güzel giyinen bir adam geçiyor karşısından. Yanında iki tane cins köpek… Köpeklerin bacakları Arap Atı gibi mübarek. Adamın elinde bir telefon var. Köpekleri dükkânın kapısının önünde bırakıyor. Benden sonra gelmiş ama bana el ediyor başlarında durmam için. Merak ettiğimden yanlarına gidiyorum. Severim köpekleri, yoksa adam emrettiği için değil. Ne güzeller öyle. Güçlü, ince, soylu… öylece duruyorlar. Köpekleri severim ama kokularını değil. O kendilerine özgü soluyuşları, havlamaları falan güzel de elimi sürdüğümde elimde kalan o kokuları yok mu… Ya da içinde köpek olan bir eve girdiğimde ortalığa hâkim olan, ne kadar temizlense gitmeyecek o ağır koku… Eğer bu adam …

Okumaya Devam Et

19.06.2020

Yaşlı olsam da sokaklarda yaşayan bir köpeğe göre son derece genç göründüğümü söyleyebilirim. Bunun nedeni biraz kendi seçimlerim, biraz genetik mirasım, biraz da şansım… İnşaatta çalışanların, hamalların ve buna benzeyen teriyle hayatta kalan insanların ellerini yaladığımdan da olabilir. Yapabildiğim kadarıyla kuşları ve sağlıklı hayvanları öldürerek yaşadığımdan da… Biliyorum, şimdi kesin soracaksınız kendi kendinize. El yalamakla, hayvan öldürmekle genç görünmenin nasıl bir ilişkisi var? Tuz dostlarım… Cevap tuz… İnsanlar bizleri akıllarıyla evcilleştirdiklerini zannederler. Onların ellerini yalamamız bir nevi yaltaklanmanın, sevginin gereğidir onlara göre. Bu şekilde inanmak isterler. Oysa asıl sebep tuzdur… Gerçek, sağlıklı tuz… Bizler terlemeyiz. Kendi terimizi yalayamayız böylece. Ya …

Okumaya Devam Et

23.05.2020

Bir sürü insanın, birkaç gün kaldıktan sonra aniden gittiği, birkaç insanın da gelip gidenlerin yemeklerini yapıp yataklarını düzelttiği, samimi bir evdi burası. İnsanlar buraya ‘pansiyon’ diyorlardı. Tuhaf kokulu kâğıt ve metal parçalarını ya da plastik kartları onlara verdikten sonra yerleşebiliyorlardı ancak. Ben öyle anlamıştım… Ben ise hiçbir şey vermek zorunda değildim yemek ve yatmak için. Eh, ben bir köpektim çünkü. Buranın sahipleriyle bağlı olmasam, yani onların olmasam da buranındım işte. Gelir giderdim… Canım istediğinde masaların yanlarına gidip sokulur, biraz oradan biraz buradan, bir şeyler tıkınır, onları hazmetmek için de birilerinin ayağının dibinde uzanırdım. Severdim okşanmayı. Birilerinin desem de; öyle rastgele …

Okumaya Devam Et

14.05.2020

Birisinin sadece güzelliğini haykırmak mıdır aşk? Yoksa ona ulaşmak için harcadığın çabada mı gizlidir? Belki de ikisi ve hiçbiridir. İkisi ve hiçbiridir; çünkü aşk akışkan ve katıdır. Çünkü aşk biçim değiştirir. Görünür ve görünmezdir. Aşka ilişkin söylenecek sözcüklerin hepsi de çelişkili ve çelişkisizdir. İşte bakın, yine oldu. Belki de aşk, çelişki ve çelişkisizliğin arasındaki o kuvvet, o ivmedir. O enerjidir. Bunlar, o hayvanla karşılaştığım an aklıma gelmişti. Bir sokak köpeğiyle… Belki de; sokağa bırakılmış bir ev köpeğiydi; çünkü tertemiz ve mağrurdu. Tüyleri de bakımlıydı. Bu köpeğe bakmakla nasıl olmuştu da aklıma aşk gelmişti? Köpeğe aşık olacak halim yoktu tabii. Ben …

Okumaya Devam Et

10.05.2020

Birbirlerini dinlemeyen, otomatik cümlelerle konuşan insanların arasında sivrilmemin, tuhaf karşılanmamın tek nedeni hiçbir şeye inanmadığımı, yani bir nihilist olduğumu söylemem olduğuna inanamıyorum bir türlü. Pek sivrildiğimi de söyleyemem; ama tuhaf karşılandığım doğru. Resmen insanlar beni bunu söylediğim için küçümsüyor yahu! İnanabiliyor musunuz? Oysa benim yaptığım tek şey, onları kendilerine yansıtmak. Nasıl olur da hiçbir şeye inanmam ben! Ben mi? Hani her sabah yediğim yumurtaların sarılarını kedilere afiyetle yemeleri için ikram eden ben… Hani tüm gün, köpek gibi çalıştıktan sonra akşamları köpekleri doyuran ben… Hafta sonlarında yaşlılarla saatlerce bulmaca çözen, defalarca dinlesem de; anılarını ayrıntılarıyla dinlemek isteyen, dişsiz gülümsemelerini çekip alıp …

Okumaya Devam Et

04.05.2020

Bir köpek yavrusunun sesini duyduğumda balkonumda oturmaktaydım. Geceydi, ortalık sessizdi, yavrunun sesi bir röntgen kâğıdı gibi şakırdayarak rahatsız etmişti kulaklarımı. Bu sesi duyduktan sonra yerimde hiçbir şey olmamış gibi oturmak yakışık almazdı. Ben de kalktım, giyindim ve aşağı indim. Köpek annesiz olmalıydı böyle bağırdığına göre. Onu buldum. Çok zayıftı. Eve çıkarttım ve biraz süte su katıp pipetle ağzına akıtmaya çalıştım. Sütü afiyetle içmeye başladı ve sonra uyuyuverdi. O kadar amaçsızdım ki, bir an acaba sadece bu an için mi doğup bu yaşa geldiğimi sorguladım. Bu yavruyu doyurabilmek için…

Okumaya Devam Et