Elimdeki tonlarca çeken silgiyle kara tahtayı silerken; kendimi bir kayayı dağın zirvesine defalarca taşımakla cezalandırılan şu adam gibi hissediyordum. Ayaklarımın üzerinde geriye yaylanınca devrileceğimden korktuğumdan hemen silgiyi tahtaya bırakıp sandalyeme oturdum. Devrilirsem şu canavarlardan biri beni kaldırır mıydı? Hiç sanmıyordum. Tansiyonum mu düşmüştü acaba? Başım dönüyordu. Ya ölürsem… En azından, öldüğümde bir daha o tahtayı silmeyecektim. Hazırdım ölmeye. Bir tane, sadece bir tane iyi çocuk yetiştirebilmiş miydim acaba? İyi bir insan dünya yüzünde mevcut muydu? Hani şu adını bir türlü hatırlamadığım kayalı adam bile ölümden kurtulacağını sansa da cezadan kurtulamamış. Oysa benim ölmekle bir alıp veremediğim yok. O adam ölmek …
Etiket: #çocuk
24.03.2023
Banktan kalktım. Bu kez de fark edebildiğim bir varlık uğramamıştı yanıma. Belki birkaç böcek ya da binlerce polen dışında… Arkamda sadece biraz vücut ısısı bırakmıştım. Bir de belki bir tel saç, bir tutam tozlaşmış ölü deri ve banka tutunurken bıraktığım parmak izleri… Bu defa da kimseyle konuşmamıştım. Oysa bu zamanlar benim rastlantıya ayırdığım dakikalardı. “Belki,” dediğim anlar… Gidip okulu temizlemeye devam edecektim. Birkaç arkadaşla ancak bitirebiliyorduk koca binayı. Kimseyle bir sorunum yoktu. İş dışında pek konuşmazdım. Meşgul kalmaya çalışırdım konuşmamak için. “Gel otur azcık,” dediklerinde hep bir yerlerde bir bahane hazır ederdim. Onlar değildi aradığım, biliyordum. Dolayısıyla bir şey aradığımı …
03.03.2023
Yıllar önce, daha küçücükken annemin eşyalarını karıştırırken bulmuştum o tuhaf kumaş yığınını. Bir şekilde dürülmüş, içi dolu bir kumaştı. Bir bohça… Bohça kapalı olduğunda içinin dolu olduğu belli oluyordu. Kaldırdığımda epey ağır olduğu belliydi, dokunduğumda elime bir şeyler geliyordu. Ne olduğunu şeklinden anlayamadığım türde bir şeyler… Sanki her defasında değişen bir şeyler… Ne var ki, kumaşın katlarını açtığımda bomboş bir kumaş çıkıyordu ortaya. Anneme onun ne olduğunu sorduğumda “Bohça işte,” demekle yetinmiş, ne kadar üstelesem de hiçbir şey söylememişti. Sonra büyümüştüm. Yirmi yaşımdayken annem ölmüştü. Evden ayrıldığımda anneme ait olan hiçbir şey almamıştım yanıma. O bohça dışında. Aslında onu da …
19.12.2022
Dakikalar sonra ağzımı açabildim. Bir an sonra ne diyeceğimi ben de merak içinde beklemekteydim. “Neden?” Bu muydu yani! Seni arkadaşınla aldatan birisine nedenini neden soracaktın ki! Aldatmıştı işte, ötesi berisi yoktu. Aldatmışlardı ve bunu sana söylemeye karar verdiklerine göre sürekli olacaktı ve artık aldatmak istemiyorlardı. Söylemeden önce ne kadar geçmişse o kadar zamandır aldatmışlardı. Bu zamanın da bir önemi yoktu. Hah, o da açmıştı ağzını işte. Hiçbir önemi olmayan bir cevap verecekti. “Birbirimizi seviyoruz işte.” Aman ne güzel, sevdikleri belliydi tabii. Ya da bunu söyleyecekleri. Kimse; “Heyecan olsun diye işte,” demezdi ki. Sorumu yuttum. Az kalsın; “Beni sevmiyor musun,” diyecek, …
05.05.2020
Sosis balonlardan bir şeyler yapıyor. Hepsini kendi soluğuyla şişirerek… Bir sürü çocuk var. Kıyafetleri çeşit çeşit. Yırtık pırtık olanı da var, pırıl pırıl olanı da… Ayırt edici hiçbir özelliği olmayıp öylece gözden silinenleri de var. Tek ortak noktaları gözlerinde. O çocukların gözlerine baktığınızda göreceğiniz şey bir eksikliğin oluşturduğu boşluk. Sanki bir şey varmış da düşüp kaybolmuş ya da sökülüp atılmış gibi bir boşluk bu. Tırtıklı bir boşluk… O balonları şişiren kadının da kızarmış yüzünü süsleyen gözlerinde mevcut aynısından. Belki onun için o kadar uğraşıyor. Biliyor çünkü. O balonla yapıp verdiği hiçbir şey atılmayacak. Sünüp buruş buruş olsa da; o tuhaf …
03.05.2020
Parka biraz yürüyüp kendisini arındırmak için gitmişti. Çocuk sesleri, martı sürüsünün sesine karışmış, bir araya geldiklerinde hangi sesin hangi canlıdan çıktığı belirsizleşmişti. Parkın görece sessiz bir köşesine gitmek için yürüdüğünde o çocuğu görmüştü. Oraya ne bir martı; ne de başka bir çocuk uğramıştı. Yetişkin bile yoktu. Sadece devasa bir döner kaydırağa tırmanmaya çalışan ufak tefek bir kız çocuğu ve o vardı. Hatta kendisini fazlalıkmış gibi hissetmişti bir an. Sonra çocuğa dalmıştı gözleri. Aklından içinde bulunduğu an uçup gitmişti yerini geçmişe bırakıp. Benzer bir kaydırağın tepesindeydi. Çocuğun yaptığı gibi yapmamış, normal yoldan yani merdivenden çıkmıştı. Bir adamdan duyduğuna göre, bir tür …
27.04.2020
Sokaklar… Sokaklar insan yapımı olsa da güzel. Gerçi onları güzelleştiren insan yapımı olmaları değil. Tepede güneşin parlaması, rüzgarın hafifçe üflemesi bazen. Bazen sertleşmesi. Yağmurun yağması ve karın atıştırması. Nereden çıktı bu sokak güzellemesi değil mi? Belki sokakta onu görmüş olmamdır bunun sebebi. Saf bir çocuk… Ne tuhaf, adını bile bilmiyorum. Hoş pek önemi yok bunun ama… Önemli olan şey onunla karşılaşmış olmamız ve onun benden bir et dürüm istemiş olması. Benim de onun isteğini yerine getirip; kendim de çok sevdiğim bir yerden uzun bir et dürüm almış olmam. Mayonezli istemişti dürümü. Mayonezden nefret etsem de aldım. Beni ilgilendirmez gerçi, yiyen …